1
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
371
Okunma

Hasretin
Satırlara nasıl düşerse ağırlığı
O misal
Kendi kabuğunda soyunur inci tanesi
Gölgen yorgun
Gölgen üzgün
Adam aramışlığın vardı Atina sokaklarında
Fahiş müptela kızıl akşam demleri
Hiç etti
Ellerinde zamanı
Şimdi sana
Karakum’da adın yazılı
Gün dönümleri lazım
Başka bir yol olmalı biliyorum
Sevmeye meyilli
Ansızın
Açık kapı aralığı hüznü dolmalı gözlerinde
Tanımalısın
Senden habersiz şarkıların geçmiş zaman fısıltılarını
Sen bir kep aydınlığında
Kara tahta iz düşümü anlatırsın yaşamdan öte ölmeyi
Dinlerler
Dinlerim
usul
Gece gece
Düşer toprağa tohum
Öpüşün gönlümün hoyrat gurbeti
Bir gülümseme susturur öyküyü
Her ölüm yerini dolduracak bir boşluk bırakır…
5.0
100% (4)