Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Erkan Atlıhan
Erkan Atlıhan

ELVEDA

Yorum

ELVEDA

0

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

118

Okunma

ELVEDA

Çaresizlik içerisinde sokaktan ayrıldı adam
Doğruca soluğu bir meyhanede aldı
Çünkü sevdiği kadın tarafından reddedilmişti
Kendine gelmesi için, içini dökmesi
Boşaltıp rahatlaması lazımdı
Bunun için de teselliyi rakı kadehlerinde aradı
Tutamadığı, insanlardan sakladığı gözyaşlarını da
İçine döktü kadehleri peş peşe yuvarlarken
Her yudumda anarken sevdiğini
Bir o kadar da gelmişine geçmişine bastı kalayı
Anlattı peltekleşen diliyle birer birer içindekileri
Gözlerinin önüne gelen sevdiğine
İyi değilim, dedi mesela
Sensizlik zor, dedi, isyan etti kara kaderine
Aşkını kurulan içki sofrasına meze etti
Genç garson güldü haline
Kendi kendine konuşan bir adam görmemişti herhalde
Kulak misafiri oldu
Bu adam ne konuşuyor, diye
Susmanın acısı, konuşmanın acısını bastırmıyormuş
Aslında konuşmak, anlatmak lazımmış
Ama ben yapamadım
Yaparken de yanlış yaptım
Oysa sana, o kadar çok anlatacaklarım vardı içimde kalan
Seni seviyorum diye yüzüne, tüm dünyaya haykırırdım
Birlikte hayat mücadelesi verirdik
Aç kalırdık ama ayrı kalmazdık
Ne oldu şimdi, geçecek zaman bana seni geri mi getirecek?
Getirmeyecek biliyorum
Artık her şey için çok geç ve çok şey de anlamsız
Ben geç kaldım sana ve biliyorum ki
Geçen zamanı ve seni geri getiremeyeceğim
Pişmanlıklarım var, hem de çok
Biz kaderin yanlış zamanda karşılaştırdığı
Doğru insanlar mıydık?
Ya da doğru zamanda yanlış insanlar
Sen değil, aslında yanlış olan bendim
Şimdi ellerim boş ve sensizim
Gözlerimin önünden hiç gitmeyen hayalin var
İçimde de kanayan yaran
Bunları yazmak için elimde kalem olsa da
Sözler uçtu gitti kafamdan
Sözcükler isyanda, düğüm olmuş boğazımdan çıkmıyor
Dilim suskun, elimdeki kalem ise küskün yazmıyor
Niye, tek suçlu ben miyim?
Bu kaderi ben mi yazdım?
Böyle mi olsun isterdim hayatım?
Şimdi bir kere daha soruyorum kendime
Hayallerim mi gerçek, yoksa ben mi hayaldim?
Bana, bu aşktan ne anladın, diye sorarsan
Sana âşık olmayan birine aşkını anlatmak
Boşa kürek çekmekmiş, derdim
Evet, bir âşık için bu dünyadaki en zor şey
Karşılıksız aşka tutulmak ve aşkını anlatamamak
Anlatsa bile karşılık almamakmış
Yanılmışım, evet hem de çok yanılmışım
Yok desem de sende kalmışım
Sol yanımda da hep bir ağrı var senden kalan
Hep sustum, küstüm kaderime
Sensiz sabahlara kabus dolu gecelerden uyandım
Kanadı kırık kuş misali ürkekti yüreğim
Yaralarıma tuz bastım
Gözlerim kan çanağı, göz pınarlarım kurumuş
Yaşarken giydim üstüme beyaz kefeni
Şimdi sessiz sedasız yaban ellerinde ölmekte
Ve son nefesimi vermekteyim
Hasret gidiyorum sana, kurumuş bir çöl gibiyim
Evet, kurudum ve soldum
Oysa sen kokardı dünyam
Şimdi ise hasret kokuyor
Esen rüzgârlara savurdum sevdamı alıp sana götürsün diye
Açmıştım ellerimi semaya, yalvardım yaratana
Dilimden dökülen her duada da sen vardın
Nasıl da bırakıp gittin yaban ellere?
Anlatsam da kimse inanmaz ayrıldığımıza
Oysa benim sana ve yarınlarımıza dair onca hayalim vardı
Güzel bir rüyaydı ama şimdi uyandım
Ölüm de var bu dünyada
Sahip olduğun hiçbir şey kalmaz sana da
Ama ben bir ömrüm daha olsa, senin için yine ölürdüm
Bir daha görememek, gidip de gelmemek
Kokunu içime çekememek
O ateş saçan ve beni yakan gözlerine bakamamak
Gülüşünü görmemek, sesini duymamak zaten ölümdür bana
Oysa Beyoğlu’nun arka sokaklarında dolaşırken
Sana dair ne umutlar, hayaller vardı içimde
Senle de yürüdük bir ara
Birlikte ıslanıp üşüdük, güldük ve ağladık
Bazen otelinin önünden geçiyorum
Ya kapıdan çıkacak
Ya da pencereden bakacakmışsın gibi geliyor
Ama biliyorum ki yoksun
Çok direndim, hayata tutunmak ve sana kavuşmak için
Ama kaybettim
İçime, küçücük yüreğime sığmadı acın, beni benden aldı
Rüzgârlar hep sert esti
Alıp önüne sürükledi dönme ihtimalimin olmadığı yerlere
Yağan karla buz tuttu içim, dışım gibi
Demek her şey buraya kadarmış
Sen varsın, ben varım ama biz yokuz
Kaynak sen olmadıktan sonra
Işığın çarpıp aydınlattığı kadar ışıldarsın
Ya da gölgede karanlıklarda kalırsın
Şimdi bu engin dağların karanlığında, gölgesinde kaldım
Hayatımın ışığı olan sen yoksun ve ben karanlıklardayım
Gel bu akşam misafirim ol!
Oturup konuşalım seninle geçmişimize dair
Bir de çilingir sofrası kurarız senle
Şairin biri, rakı içen kadınlar güzeldir, demiş
Sen içmesen de olur, ben içerim senin yerine
Yarım kalmış aşkımıza
Gel istersen, geçmişe yelken açalım
İlk tanışmamızdan başlayalım mesela
İlk heyecanlarımızdan
İlk seni seviyorumlarımızdan, olmaz mı?
İstersen boğmayız kendimizi konuşarak
Çünkü ayrılıklarımız, keşkelerimiz çok
Sıkılır, üzülürüz belki de
Hem kapanmayan yaralarımızı
Tekrar tekrar kanatmayalım, değil mi?
Başka şeylerden, güzel şeylerden söz edelim
Olmayan geleceğimize dair hayallerden
Senin haberin bile olmadı ama ben hep seninle konuştum
Mesela, odama astığım resminle her gün konuştum
Birlikte ne hayaller kurduk geleceğe dair bir bilsen
Ama boş ver istersen
Hiç konuşmadan sabaha kadar sevişelim seninle
Bedenlerimiz konuşsun bizim yerimize
Olmaz mı, diyerek konuşmaya devam etti
Genç garson ise duyduklarından sonra bir iç çekti
Başını sallayarak yan masaya gitti
Saatler birbirini kovalamış gece yarısı olmuştu
Mekân kapanmıştı ama o hala oturuyordu
Kalk, dediler adabınca
O da son kadehini boş sandalyeye
Şerefe, diye kaldırdıktan sonra usulca kalktı
Ayaklarının takati kesilmiş gibiydi, önce sendeledi
Düşmemek için de sol elini masaya dayadı
Gerilen masa örtüsünün üzerinden
Boş rakı kadehi yuvarlanarak düştü beton zemine
Kadehi de kalbi gibi üç beş parçaya ayrılmıştı
Oturduğunu sandığı boş sandalyeye tekrar baktı
Gözleri ayrılık acısıyla buğulanmıştı
Bir süre öylece kalakaldı
Ayrılmak zor geliyordu sevdiğinden
Çaresizlik içerisinde, sessizce
Elveda, dedikten sonra attı kendini dışarı
Çok geçmeden de deniz kenarında buldu
Yine sabahlamıştı gecelerde
Bir ayrılık şarkısı geldi kulağına
Kendi gibi birisi deniz kenarında oturmuş
Yanık yanık, içli içli söylüyordu
Etrafta büyük bir durgunluk ve sessizlik vardı
Ne denizdeki dalgalar
Ne de ağaçlardaki yapraklar kıpırdıyordu
Hepsi susmuştu
Adeta büyük bir sessizlik içerisinde
İçlerini yakan bu şarkıya kulak vermişlerdi
Denizin üstünde gecenin karanlığına karışan
Ve kendisine doğru yaklaşan devasa bir sis bulutu vardı
Yakınlaştıkça da belli belirsiz görünen sisin içinde
Donuk, gri çizgiler belirdi
Bir süre sonra da aydınlanan çizgilerin arasından
Bir kadın silueti göründü
Bu kadın sevdiği kadın olmalıydı
Ama ruhsuz, yüreksiz, ümitsizdi
Ve tek başına oturmakta olan adama bakıyordu
Sanki çok uzaklardan gelmiş gibi de yorgun ve bezgindi
Buna rağmen bir gülümseme belirdi yüzünde
Gözlerinde de gel, der gibi bir ışıltı vardı
İçinde bir heyecan fırtınası koptu adamın
Etrafındaki sessizliğin aksine
İçinde duyduğu ani bir sevinçle de ayağa kalktı
Ve denize doğru yürümeye başladı
Garip bir büyünün etkisi altındaydı, sanki efsunlanmıştı
Beton korkulukların üstüne çıktı
Altındaki hırçın ama sessiz dalgaların
Beyaz köpükler çıkararak vurduğu kayalıklara baktı
Deniz gibi içinde de bir gelgit vardı
Belki de gitme zamanı gelmişti
Elini uzattı sevdiğine
Yüzüne bakıyordu boş gözlerle
Adeta dudakları morarmış, yüzünün de rengi atmıştı
Kalbi de sanki ezilmiş bir et parçası gibiydi
Gece nasıl başlamış ve nasıl bitmişti?
Hatırlamıyordu bile
Çünkü uzun zamandır yaşadığı gecelerin
Hiçbir farkı yoktu birbirinden
Dayanamıyordu artık, sevdiği kadının yokluğuna
İstenmemek, reddedilmek ise çok ağrına gitmişti
Kaldıramadı, istenmemeyi
O istemese de biraz önce hayalini gördüğü
Kadın istemiş ve kendisine el uzatmıştı
Gitmeli ve onun uzattığı eli tutmalı, bırakmamalıydı…

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Elveda Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Elveda şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ELVEDA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL