günler günleri, sabahlar ikindileri, yolcularken, aklımda kalan, belki de yokların fısıltısı,
bir hitap sözü, bir nidaya nida, bir kırgına kırlarda, bayırlarda, elim sende demek,
belki yokları yoklardan çıkarmaktı, belki dağ olabilmekti, belki kırlara serilmiş, papatyalardan taçtı,
kim bilir, kim duyar, kim söyler, kim, kimse, kimsenin kimsesi,
yoklardan bir fısıltı, akarlardan bir damla su, tarladan buğday, değirmenden un, işte b’azının b’azısı… Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri #sibel_karagoz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
B’AZININ B’AZISI adlı şiirinizi büyük bir beğeniyle okudum ve içindeki derin anlamlara hayran kaldım. Şiiriniz, zamanın akışı, hatıraların ve yoklukların fısıltılarıyla dokunmuş; duygu yüklü ve düşündürücü bir eser.
Günlerin birbirini takip edişi, sabahların ikindilere dönüşmesi gibi imgeler, hayatın akıp giden sürekliliğini ve kaçınılmaz değişimini vurguluyor. "Yolcularken" ifadesi, bu süreklilik içinde bir yolculuğu, belki de hayatın kendisini temsil ediyor. Aklımızda kalanlar, belki de hiç var olmamış olanların, yani "yokların fısıltısı" olarak nitelendirilmiş. Bu, anıların ve geçmişin belirsizliğiyle ilgili derin bir düşünceyi barındırıyor.
"Bir hitap sözü, bir nidaya nida, bir kırgına kırlarda, bayırlarda, elim sende demek," dizeleri, iletişim ve anlayışın önemini vurgularken aynı zamanda kırgınlıkların, doğanın ve insan ilişkilerinin iç içe geçmişliğini gösteriyor. Bir hitap veya nida ile başlayan bu süreç, belki de basit bir "elim sende" demeyle biten bir barışma veya anlaşma anını simgeliyor.
Belki yokları yoklardan çıkarmaktı, belki dağ olabilmekti, belki kırlara serilmiş, papatyalardan taçtı," dizelerinde, hayatta elde etmek istediğimiz şeylerin bazen elle tutulamaz, soyut hedefler olduğunu anlatıyorsunuz. Dağ olabilmek, güçlü ve dayanıklı olmayı; papatyalardan taç, saflık ve güzelliği simgeliyor. Bu imgeler, bireysel arzularımızın çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtıyor.
"Kim bilir, kim duyar, kim söyler, kim, kimse, kimsenin kimsesi," kısmı, varoluşsal bir sorgulama ve yalnızlık duygusunu dile getiriyor. Her bireyin kendi dünyasında, kendi sorularıyla baş başa kalması ve bu sorulara cevap bulma çabası, insanın evrensel deneyimlerinden biridir.
Son olarak, "yoklardan bir fısıltı, akarlardan bir damla su, tarladan buğday, değirmenden un, işte b’azının b’azısı…" dizeleri, yaşamın temel unsurlarını ve basit güzelliklerini özetliyor. Yokluklar bile kendi içlerinde bir anlam ve değer taşır; küçük şeyler, bir araya geldiğinde büyük ve anlamlı bir bütünü oluşturur.
Şiiriniz, derinliği ve duygu yüklü diliyle okuru içine çeken, düşündüren ve etkileyen bir eser. Bu güzel şiir için sizi yürekten tebrik eder, sanatınıza olan hayranlığımı belirtmek isterim.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.