3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1429
Okunma
başkasıyla kaçıp
sana ihanet edecegimden
korktugundan
beni
bu küçük bez parçası
peçenin
arkasına
hapsettin
sonra bentler kurdun
içini
kırık gönül parçalarıyla
doldurdun
yaşamımın
olagan akısını
söndürdün
ahırdaki sıgırlar gibi
kümesteki tavuklar gibi
dolaşıp duruyoruz
bu klaranlık odalarda
bu karanlık hayatlarda
yok hiç tahsilimiz
öyleyse olmaması gerekir
hiç bir aRZUMUZ
degil mi
biz kimiz ki
öküzlerin agızlarına takılı yem toırbası
PEÇELERİMİZ
nefes alma hürriyetimizin bile engeli
belki otuz kere
boş ol boş ol boş ol dersin
çok kere de
yeniden evleniyorum diye de bırakmazsın
bunun kurana göre zina oldugunu bal gibi bilirsin
allah böyle istedi diye güya kandırırsın
sen ne biçim adamsın
kapatılmısım bu fare deliğine
hayalet gibi hareminde
bir fare
sonsuza kadar sana kölelerinden bir tane
zevk döşeginin beşinci ayagı
bu vurdumduymazlık arttıkca günden güne
yıkanarak ayışıgında
için için akan gözyaşlarımın
zehirini içiyorum mutlulukla
oysa karanlıkla kundaklanan her gece bile
her gün şafak sökecegini bilmekte
bizse körü körüne
yeter yeter yeter artık
peçemi ve çarşafımı parçalıyoruım bugün
ve sana fırlatıyorum bu an
yap kendine ısıtacak bir yorgan
ve bana gelince
hiç düşlünme artık bu zavallı kadını
kanatlanacagım gökyüzüne
ve sonra bir gün
masmavi gökyüzünün bir köşesinde
ortaya çıkacagım
parlayan bir GÖKKUŞAGI
poetry dergisinden türkce uyarlayan....masterbaton