7
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
1379
Okunma

Kan/ım kadar sıcaksın çünkü şu anda,karşımda ve anladım polenler/burun deliklerin ve grip. iyileşmeden uzaklaşmayacaksın kapıdan.Yine de bil/iyorum..bütün kuşatmalar hasreti kundaklardı yüreğinde…
(...)
basitti soru: nerede kaldın?
cevap ise çokça yalındı
hiçbiryeregitmedim..
Kokun,
ciğerlerime/hücrelerime
kadar işliyor.
kemiğe giren vida gibi..
bu kentin lambaları altında
yüzünü düşündüğümde
ve yaslan/uslan sen
boşluklarımıza..
biliyorum,
perdelerin kapalı
biliyorum,
aydınlıktan korunmak için
tüm çaban..
yangınında
ilk kurtaracaklarının
listesi içinde var mıyım?
eşyaların ve renklerin ki
sahi..
hangisi daha kötü..
ve sen ki sevgili;
tekrarı olmayan rüyalar gibisin,
topla dağıtmış olduğun
çocukluğunu
erken kalktığın sabahlarda.
ve bil ki her sabah,
odama taşan yaşama
telaşlarının elektriğine
çarpılıyorum,
sana ıslak teminle..
parmaklarımın arasından
kaçıp gidiyor zam/AN..
bilerek ardından
gitmeyeceğimi ki
kelimelerinin sağanağındayım..
sana sussam.
sana sus(a)sam
boğulacağımı bil/iyorum..
yosunlu,
durgun ve yorgun olmayan
limanların arayışında,
İç/sel savaşlarında,
esir düşmüş,
yorgun yüreğim ki
kelimelerimle batarken
denizine,
sen,
yaralanırken harf harf
ve gülerken,
delirirken,
tırnak işaretlerinde
sahte mutluluklarla
su-su-yo-rum şimdi..
su-su-yo-rum
sesim cümle olup
sana düşüyor,
sana dönüşüyor..
biliyorum,
şimdi yatağında yalınayak,
bentlerine akıyorsun
ve çoğaltıyorsun kendini
özenle ki
ben şehrin kenar süslerine
dönüşen silik ışıkları altında
seni bulabileceğim
köstebek deliklerini arıyorum.
ve gül kokulu teninin üzerinde
seni açacak,
terinde işlenebilecek
harfleri topluyorum
ıslak/sahilinden..
Frigya mezarları gibi
gizli deliklerindeyken sen,
elimde
parmak aralarıma damlamış
mumla, patikalarından,
kıyılarından ve kuytularından
sana geçitler arıyorum.
içine girip büyümek,
büyümek,
büyümek adına ki
umursamadan yürüyorum
geceden/sabaha..
ve bil ki sevgili;
kirpiklerinden çıplak bir melodi
yayılıyor sessizliğe/sensizliğe..
bil/iyorum
asla bağışlamadın beni.
göğüs uçlarındaki
uçurumlarının çizgisinde ki
yaşamdan alıkoymadan beni,
bırakırken sessiz/sensiz..
sen; yüreğimi kaplayan
bu korkuya,
kanımın akmasına izin veren
kadın/kadınım.
senin yüreğine akıyorum
kelimelerimin tınısından.
vazgeçerek delilenmelerimden, densizliklerimden..
avuç içlerinde
izler bırakıyorum
t-anı diye.
yüreğim,
aklıma el verdiğince ki
ayva göbeğinin ortasında
duruyorum..
(gül-düm..n’densiz ve yersiz)
bir çocuğun kahkahasında
geceye bulanırken gün.
kokun düşüyor burnuma/
üşüyorum
tırmanırken doruklarına.
dibini görmediğim
karanlıklarına iniyorum/
ıslak ki
unuttum/umuttun
teninde dağılan şifreleri..
sahi
kelimelerin çıkardığı
ıslak sesi duy/uyormusun.
çocuk parklarının sessizliği
kanıksayışı gibi..
bu gece yarısı
şehri soyuyorum teninden
sen bendin.
benimdin..
(var) olmasaydın,
(var) olmazdım...
(...)