4
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
497
Okunma

Katlanacağım bu acımasız özlemlere
Oluk oluk kanasa da yürek yaralarım
Umutsuzluk düşmeyecek senli düşlere
Bir gün güneş doğacak sabahlarıma
Çok şey söylenecek
Duyarsa yüreğin
Ruhumdaki seslenişleri kim anlayabilir ?
Uzun bir zamandı karanlıklara teslim oluşum
Dünyamdaki güneşin batışı gibi
Duvardaki seslenişlerin
Yüreğinde farklı bir zaman var
Hüzün seslenişleri kalbin duyabilirse
Bu benim dünyamın anlaşılmayan hikayesi
Güneşi istiyoruz rüyada
Aşkımı, ümidimi, canımı böldüğünde
Taş duvarlar anlamak istemiyor acılarımı
Özlemlerim dağları aşıyordu
Hüznüm yedi kat göğe çıkıyordu gittin diye
Ve yüreğim şarkı söylüyor
Yüreğim alıştı bu şarkılara, sarhoş yüreğim
Özlüyorum
Büyüyor içimde yokluğun
Günden güne
Yok oluyor benliğim
Öğret bana
Bir hasret nasıl saklanır
Öğret bana artık dayanılmaz özlemlerim
Nasıl susar ruhumun derinliklerinde
Bilemezdim senden önce bu acıları
Öyleyse öğret bana , boğulmamayı, ağlamamayı
Öğret bana kalbim nasıl sükun bulur
Gözlerimde gözyaşların
Gitmek istiyorum ellerini de alıp yanıma
Çöllere atmak istiyorum bedenimi
Dindirmek istiyorum ruhumu çöl yağmurlarıyla
Mutluluğumdun kapımı çaldığında
Kim çaldı mutluluğumu, kim ?
Sen baharım, var olmadan önceki baharımsın
Günümün doğuşu, ay’ımın denizde yakamozu
Şimdi coşuyor içimin feryadı
Şiire dönüyor gözyaşlarım
Konuşamıyorum... söylemiyor dilim sana bakıp
Olaylara bir şey demiyor dilim
... Mahkumlara
Sessiz sorgularda benim kalbim
Katiller geziyor sokaklarda
Bin yüzlü iblisler saldırıyor
Sessiz sorguluyor kendi kendime
Sorular içinde kafamı toplayamıyorum
Tek bir şeydir bildiğim
Siyah gözlerinde yitip gittiğim
Düş vakitlerine teslim olmuş yüreğimle
Kuşlar terkediyor hicranıma dayanamaz halde
Pencerem sessizleşti ; ötmüyor teselli verenler, neden ?
Ey en güzel hazan gözlüm
Ben bu kararlardan anlamaz duygulardayım
Güneş’im, parlak ay’ım
Seccademin sebebi, ruhumdaki
En büyük aşk... Rabb !
Bu vatan benim mi ? yalan, dolan
Yüzsüzlük dolu olan
Utanıyorum... nasıl yaşanır, nasıl ?
Hala bitiremedi gözyaşlarımı
Bedelini alamadı, yalancı yüzsüzler !
Neyi mutlu etmek, nedeni, niçin ?
Ama tek derdi yalnız kalmamı istiyor
Sonbahardaki kuru, yapraksız dallar gibi
Acıların, pınarların gözünden aktığı gibi
Şiirler doğar mı ? Şairler ağlar mı ?
Bu acılarla boğuşan
Yoksa yalnız ben miyim ?
Gözleri hiç gülmeyen
Şimdi diyorum ; Ebu Leheb’in izni yok !
Taze filizleri soldurmada üstüne yok !
Hiç bir sorularımız cevaplanamaz
Ebu Leheb’in haberi olmadan
Zindan kapıları açılamaz
Vakti gelmiş olsa da
Ebu Leheb’in emri olmadan !
Siyah bir gülü müydü
Tutuşturmak yakmak
Tek karar... zafer !
Yalancı kalemlerdeki karar
Şimdi rahat mı vicdanın
Uyuyor musun yatağında rahat !
Sabahına uyanıyor musun mutlu
Bin yüzlü iblis !
Utancını ne siler tarihten ?
Şiirim soruyor... ağlıyor kalemim
Aldılar seni benden
Dilimden şen şarkıların yerine
Hüznün feryatlarını bıraktılar !
Yazmanı ve okulunu aldılar
Çocukluğunu, hayallerimizi
Seni bekleyecek çocukların
Ey asil öğretmen ! seni soracak
Kurusun ! sana bu kararı yazan
Ebu Leheb’in eli !
Günay Koçak
19. 05. 2024
5.0
100% (17)