4
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
453
Okunma

Gitmesek özlüyoruz, gitsek üzülüyoruz
Ana gibi, yâr gibi, öyle çok seviyoruz.
Arada bir yad edip, ağlıyor, gülüyoruz
Ne acı, bir el gibi gidiyor, geliyoruz.
Nakış nakış işlemiş sevgisi gönüllere
Tatlı bir tat kalıyor köyüm derken dillere
Ne anılar gizlenmiş yıkık viranelere
Bunu anlatmak çok zor sonradan gelenlere...
Kapansada kapılar, hatıralar yaşıyor
Üzerinde kimlerin kokusunu taşıyor.
Gözyaşlarım yavaşça bentlerini aşıyor
Anılarla birleşip ellerime düşüyor.
Nasılda belli olmuş Kolluca’da yokluğun
Kayaların üstünde oynayan çocukluğum.
Ne kadar önemsizdi açlığın ve tokluğun
Karşısında, yaşanan küçük bir mutluluğun...
Susmuş düğüncüleri bekleyen davulların.
Kalmamış koyun kuzu, yıkılmış ağılların
Çamurunda kurumuş,taş döşenmiş yolların
Bir el gibi elimi dağlar ısırganların.
Yeni nesil kimseyi tanımıyor, bilmiyor
Cuma dışında başlar secdeye eğilmiyor
Yorgun haneler suskun, şen sesler duyulmuyor
Kilitlenmiş kapılar, sahipleri gelmiyor.
Sessizce uzanıyor, hey gidi koca yazı
Kalmamış merasında yayılan koyun kuzu.
Değişmiş mevsimleri, karışmış yazı güzü
Güzel olan ne varsa terketmiş köyümüzü.
Gönlümün yangınına tercüman dizelerim
Darılmış,küsmüş bize,kurumuş gözelerim.
Korkma anne! düşmedim, kanamıyor dizlerim
Sızladı eski yaram ondan doldu gözlerim.
Yıkılsın koca Kâhkik, gidiyor büyükleri
Tanımaz, bilmez oldu kimseyi küçükleri
Unutulur gün gelir gidenin emekleri
Bize de kalmaz elbet, Kâhkiğin höyükleri.
Yaşam sessiz sedasız, hızla akan bir nehir
Anılar eski bir dost, hasret acı bir zehir
Anlımıza yazılan, tek bir an olmaz tehir
Gider hayatımızdan sevdiklerimiz bir bir.
Ne haber gönderen var, ne de bir selâm salan
Bir garip hüzün şimdi onlardan bize kalan
Nûrfânî güvendiğin, sevdiğin herşey yalan
Önü, sonu bir avuç, topraktır insan olan...
Nûriye Akyol
23/5/2022
5.0
100% (16)