0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
365
Okunma
Gözlerim ilk kamaştığından beri gökyüzüne zimmetli
Toprak çeker
Ruh doyar
Eriyen yüzyılların vuslatına renk düşer
Ama mavi solmazdı ilk aşkların mezralarında salınırken
Göğe selam
Maviden hallice bir sabah sırtında
Bu sabahın diriliği ve yaşamak yangını sanki
Ya da ertesi güne resmedilen alaca bir geyik süsü
Gelinlerin halkalı damarlarında ruh doyuran bir şatafatla
Gizem
Hasret ve saklambaçlı bir vuslat
Ötesinde salınan bir sisten kopuyorum yavaşça
Bir yamaçtan ürkek duman seyrederken
Ceylan kimliğinde adının kokusu vardı
Bir kere papatyaların diyarına uğramış değilim
Tabelasında tereddütler kopartılan yerde
Üstü örtülü türkülerin gözlere değdiğini herkesten önce duymuştum
Tütsülemiş ikindi kuşlarının kayıp giden geçmişliğiyle
Elimi çaldığım yerde yokluğuna bir uslanmışlık çiviledim
Aklımda vuruşan bir sensizlik kırmızısı
Bir arena güvertesi
Veya sahiline demli vakitler örten akşam güneşinin hoyratlığı
Kalkalım mı sevgili?
Sen beni yüklediklerinin diyarına
Bense sensizlik memleketine rıhtımlı yollardan gideyim
Kimin yükünü bir dirhem saysalar öteki âşıklardan dem vursun
İlahi bir yavaşlamayla
Bir tutam melankoli az öte de gevşemiş bir ölü toprağı sunsun…
5.0
100% (2)