0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
367
Okunma
Güz sancısı bir dalma bizimkisi
Silinip gidecekken aynanın ilk ezberinden
Bir gitmeyi beceremiyoruz buradan
Ölüm de var ama aklımızın yaprak düşmesi gibi
Tarifesine bir ömür biçerken zaman
İlkel bir açlığı da terkisine koymuş varlık
İnsan bir özlemin hüznüne türkü yakıp durur
Gidiş çizdiği tuvallerinde hep bir bekleyiş bulmacası
Gazete kupürlerinden akıp giden bir tarihin eskimesi insan
Emekli bir sona doğru soldurduğu bir mevsimin duvarları yüzü
Yetim bırakacağı bir koku sinmişken toprağına
Anasız bir rahmin beklediği düşlerinde bulut izi bir veda ile
Boşluktan heykel yaptığını anlatırken bir sarmaşığın ruhuna
Çekip götürdükleri bir mahzenin son vitriniyken dünya
Ölüm bir satıştayken sonsuzlukla kandırılmış bir gençliğin hastalığı
Bir bedelin ödenirken düğümlenir ağzımızdan satın aldıklarımız
İnanmayın kehanetine ölümsüzlüğün, güneşin erimesine bakın
Batarken bir dağın avuçlarına doğru
Bir varoluşsal yontmanın serabındayken sizden öncekileri kavrayıp
Bedeninden un ufak eden bir bezenmişlik ayrılık
Serçelerin ötemediği akşam üzere beklenmeyen bir esinti
Öte diyarlarından bir mektup okurken vurur bir kesinti
Kırılan kanatlıların özgürlüğüne tırpan vuran bir Azrail rüzgarı
Herkesin valizsiz bindiği yalnızlar rıhtımında bekliyor göç otogarı…
5.0
100% (5)