2
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
398
Okunma

kibri kuşanmış ölümün
yenilgisi ömür
hangi çağa düşse adımlarım
çakılırım yere hayatımdan çalınır bin pare
sımsıkı tutunmak yetmez yok olmalara
önce Tanrı her şeyi verir bolluğu bereketi
zenginliği mutluluğu sevinci ruhu
kalbi bedeni
testere ağızlı zamansa sevdiğimiz kazandığımız her şeyi
unufak kıyımlara kurban eder hissettirmeden
tek tek geri alır tüm kazanımları
gücü yok ki elimin- elimizin
sözü yok ki dilimin- dilimizin
nasıl tutunurum dört elle köke ağaca dala yaprağa
nasıl bakarım dört gözle hızla aralanan ati’nin
solgun yüzüne
işte yuvarlanıp gidiyorum - gidiyoruz
çağların ötesine ne siz sorun ne ben sorayım
ne ben anlatayım ne siz anlatın
uyuyorum toprağı kıt sahanlıklarda
körpe bir tohum gibi yeniden canlanmayı umarak
saatin tik takları bir anlam ifade etmez ki artık
kucaklar hiçliğin şeffaf döngüsü asası kırık ruhumu
hücrelerimin boşlukta uçuşan zarif dansını
göremezsiniz hissedemezsiniz
yaşam bu
su gibi ekmek gibi tükenir sonuçta
var olmanın yokluğu yok olmanın hafifliği
sinmiş bir kere üzerimize
varım yokum- varsınız yoksunuz işte
evrenin ortasında kara deliğin dibinde
göğün en sırlı katmanlarında
u z a k l a r d a
bitimsiz bir günün nurlu sağanağından akıyor olacağım saçlarınıza
donakalmış vakitlerin yılgın rüzgârları beni ele verecek
her dokunduğunuzda saçlarınızın ince teline...
ayşe uçar
24032024
14:52