saçlarımın yedi veren hüznüne
papatyaların gülüşü iyi gelir belki diyerek
kendimi prenses ilân edip
başlıyorum yüreğimin sırlarını dökmeye



...


bilirsin sevgili ben hep güzel severim
kurdu, kuşu, börtü, böceği
kapımın önündeki karıncaları ezmesinler diye
tebeşirle işaretleyip karantinaya aldığım doğrudur evlerini , barklarını
bahçemdeki arılar ve kelebekler için ektiğim çiçekleri bi görsen
dünyayı kurtaracağız diye aştılar boyumu , posumu
aşırı sevgimden olsa gerek kargalar bile havuzda çimiyorlar yeminle
hepsiyle can ciğer olduk
hatta Alman komşum bana özenip bahçesini kuş yuvalarıyla doldurdu
nasıl güzel şakıyorlar aşkla bi görsen
cennete düştüm zannedersin sevgilim
cemre toprağa düşsün
rengârenk çiçek cümbüşüyle nasıl aşk yaşadığımı gör
elmayı minnacık elleriyle tutup yemesi yok mu sevimli kirpinin
bayılırsın
en çok da çaya bandırdığım bisküvilerimi yedi kıtır kıtır


dünyanın en büyük kelebeğini de ben büyüttüm kalbimde
ben
sonra mumyalayıp sevgi koleksiyonuma ekledim
antikacılar almak istedikçe "sevgi satılık değildir" diyorum sevgilim
bacağı sakat yavrusunu sırtında taşıyan kurbağayı da korumaya aldım
ellerimle besledim göldeki balıkları
chicken wingsleri martılarla paylaştım
kuşlar kapıp kapıp gitti pommesleri
arılarla yaptım sabah kahvaltımı
gıkım çıkmadı
kuğu sürüsü beni bekledi günlerce
onların da gönlünü hoş eyledim
.
.
.

bu güzelliklerin içinde
en güzeli ne biliyor musun sevgilim
seninle hiç konuşmadan anlaşıyor olmamız
bütün aşk kurallarını yerle bir eden
muhteşem ötesi bir şey susa(ya)rak sevmek
ustalaştık bu konuda
dilsizlik alfabesi icat ettik yepisyeni
hiç el değmemiş


hadi yok edelim dağların ardindaki özlemi
kapatalım bütün şehrin ışıklarını
gaz lambasından duvara yansıyan dev hayalimize
sımsıkı sarılıp uyuyalım bu gece
aşk dolu rüyalar sevgilim
böylesine güzel sevmeyi öğrettiğin için çok teşekkür ederim




nagihan