2
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
806
Okunma

hiç kimsenin hiç kimsesizi değilim
cam kenarında yaşama tutunmaya çalışan
annem kokuşlu hercailerin sevinci kadar nefes alıyorum
mutluluk satın almaya gücüm de yok
çocuklarımın gözbebeklerindeki sevinçle doğruluyorum bu aralar
ne zaman bu kadar büyüdünüz diye iç geçiriyorum
iyi ki varlar dünyamda
yoksa anlamsız kısır döngüde çürüyecekti cânım ömrüm
.
.
.
ruhumun isyanı başlıyor
yalnızlığa yelken açtığım zaman diliminde
içimdeki umutları yeşertmek istesem de
gecenin en çıldıran saatinde
bir kaç adım ötede sokak lambasının ışığı altında
miyavlayan iki kediye hayret ediyorum bu ayazda
aklımın söküklerini tek tek dikmeyi başaramıyorum
kalbimin yanardağları sevgisiz dünyaya hükmedemiyor artık
herşey çığırından çıkmış gibi
herkes kör, sağır,dilsiz
öyle böyle değil
hoyratça esiyor insaf(n)sızlık rüzgâri evrenin soğuk yüzünde
güvenilecek devir çok eskilerde kaldı
kaygılanıyorum bozuk düzenin bizden götürdüklerine
zaman akıp gidiyor avuçlarımın içinden
adımlarım hüzünlerin gölgesinde koşarken
gurbetin darağacında çocuk sesleri çığlık çığlığa
çaresizliğim utanmadan mıh gibi önüme dikiliyor
uzanamıyorum
uykusuzlukla nikah kıymış gözlerime hayıflanıyorum
"ahhh keşke rüya olsaydı o çığlıklar "
kavuşturamadığım ellerimle
gittikçe uzaklaşıyorum kendimden
unutuyorum nefes almayı
nagihan