Ben vazgeçsem gönül geçmez köyünden
Dikenini, çalısını özledim.
Derman aldık, şifa bulduk suyundan
O kocaman yazısını özledim...

Ayrılık çok acı,ne kadar yaman
Hele babam sana, hiç dayanamam
Yaz günü savrulur toz ile duman
Burnumdaki sızısını özledim...

Analar her sabah ocak yakardı
Kadınlar toplanır,tezek yapardı
Katmer, kömbe, dede çöreği vardı
Pancarını, pazısını özledim...

Serin serin esen yeline kurban
Derelerden taşan seline kurban
Sarı çiğdem, nevruz, gülüne kurban
Pınarını, gözesini özledim...

Anama özlemim öyle derinden
Öpebilsem, ah bir görüp elinden.
Yavrum dediğini duysam dilinden
Kökü çürük azısını özledim...

Gece göktekine ay dede derdik
Evin nerde diye mâni söylerdik
Kavurgaya çedene katıp yerdik
Çıtlıkların sakızını özledim...

Uykusunu, hayalini, düşünü
Beyler çayırını, Kayabaşını
Kargayı, serçeyi, guguk kuşunu
Köpeğini, tazısını özledim.

Küp peyniri, sıcak ekmek, bir de çay
Cennetten dünyaya inmiş, sofra say
En küçük olana fazla düşer pay
Dövüşünü, nizâsını özledim...

Boz eşeklerimiz sanki bir kırat
Baharda dereler sanırsın Fırat
Yazın sıcağında yanık bir surat
Cefâsını, ezâsını özledim...

Sabahın köründe ekine gitmek
Tarlada ekmekle, çalkama yemek.
Yeni nesil bilmez, bunlar ne demek
Turşusunu, mezesini özledim.

Ocakta patates közlemesini
Sıcak sıcak yerken tuzlamasını
Sac üstünde pişen bazlamasını
Fetilini, bezesini özledim...

Deli sandığımız velilerini
Boyasız, pudrasız gelinlerini
O güzelim harman düğünlerini
Türküsünü, dizesini özledim.

Sıla çiçekleri kurur gurbette
Hasret kapımızı vurur gurbette
İnsan kadir kıymet bilir gurbette
Koyununu kuzusunu özledim...

Gurbet elde bülbül olsam ötemem
Yün yataklar diken olur yatamam
Şunu şunu diye ayrım yapamam
Diyemem ki bazısını özledim...

Hepsini yaşadı, gördü gözüyle
Hem çaldı, söyledi, gönül sazıyla
Muharrem hocanın nazlı kızıyla
Geçip giden mazisini özledim.


Nuriye Akyol