3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1850
Okunma

gidişinin bu ikinci baharı
vişneler bu sabah çiçek açtı.
kırdığımız camı değiştirmedim diye dalları odamıza taştı.
anlaşılan geride bıraktığın,onca neşe ve sıcaklık o camlardan kaçtı.
sabahları bir rüzğar uyandırıyor beni.
buz gibi yapıyor defalarda ısıttığım yataktaki yerini
artık kimse tanık olmak istemiyor sensizliğime
ne sen yanımdasın
ne serçeler vişnede
herşey öyle donuk , manasız yok sayıyor yerinde..
oysa ne saatin pili değişmiş ne takvimin yaprağı, herşey o bırakıp gittiğin günde o yerde..
akşamlarımı hiç bilme
güneş çekildiği vakit, karanlık duvarlara çiziyorum seni
ne yıldızlar duruyor gözlerimde ne bir ışık
en çok o vakit kaybediyorum kendimi...
hani sana demiştim ya
’bana hiç kimsenin söylemedi bilmediği birşey söyle’ susmuştun..
suskunluğunun ağrısı değmişti yüzüne.
tüm hüzünlü suratların hüznüydü .önüme dökülmüştü..
hani ağlamıştın ya saçları annenin saçından yapılmış bir bebeğin gidişine.
ne vakit öyle dolduysa gözlerin, benide ağlatmıştın.
sonra..
sonrası yok gittin bir sabah
sana telaşla yaptığım kahveyi döküp , yatağın ortasına..
fincanını cama fırlattın..gittin.
hani gittin ya o sabah gittin ya
şehre ilk yağan karı umursamayıp..
beni sonsuz yalnızlıklara ittin...
hani gittin ya her acıya her kahroluşa her yakarışa adını verdim...
şimdi gidişinin bu ikinci baharı
herşey o gün gibi ayan ve aynı
biliyorum çokta geç , hatta geçten geç
ama şimdi ben sana hiç kimsenin söylemediği değil
hiç kimseye söylemediğim birşey söylüyorum..
((( gitme gitme ne olur . çünkü seni çok seviyorum )))