1
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
681
Okunma
bir dağdan kopuş
nar dağıldı
ve her tanesi boynunu bir tur dönüp seni
yerine yerleştirdi
orada, kayırılmış tenhalığın mahyası dokunulduğunda uzayan geceler
birbirine ilikli körkütük anlamlar eşiğinde belli belirsiz narcissus ve onun ipekten adımları
hilebaz parmakları tanrının, buhurdan ayinler içinde
mürden geçitler kuruyordu
imlası sökük bildiğim ben yoktu
hiç. yoktan yiyiydi belki
bir tabure çekip altına
topuklarına kadar
serdengeçmiş köpükler
boşluğun köpükleri
şurasına kadar dolmuş göğün
göğsümüze boşanıyor
cevher, kutuda mücevher işliyordu
geçmişin boncuklarını toz silker gibi
ıslanan
ve her zerresini
-kuşkusuz korkularla
yumuşatıp yalayan kadınlar vardı
yönü değişmez su yataklarında
ilahilerin yükseldiği ah ile benzi solmuş
bir bahar düşünde düş gören
tutsaklar vardı
gürzde, depremde
hiç bilemeyeceği dillerde
kara kaş altındaki çipil gözlerde iniltiydiler
ey kırılmış yol denince
yola eğilmiş taze dal, taşmış sular içinde
avutulmuş çocuklar vardı
varıldı
eşmesini arayan nehirlerin gözesine
avuçlarında balından çatlamış nar duruyordu
düşünce toprağına bilirdi, bu topraklar gebe
duruldu
kalemi bulmuş oraya gömülmüştü
gözesi kumla kaplı suya üflenmiş de
parlamış
hacerin bir telaş, kalem kırıp daldan
ekmişti
nar dağıldı
ve her tanesi boynunu bir tur dönüp
seni yerine yerleştirdi
~
5.0
100% (4)