4
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
775
Okunma

akşamdan kalan ışıkları topluyoruz
yorgunluğun sesi sonuna kadar açık
bütün unutulmuşlar anılarıyla gelmiş
gövdesini ateşle doyuranlar
çiçek hikâyeleri anlatıcıları
yolculuklarından dönemeyenler
oturduk yirmi birinci yüzyılın bahçesinde
senin yıldızları anlatan ellerine tutunuyoruz
hislerin toplama kampında
suç olduğunu bile bile, üzerine su serpiyoruz
sıcaktan kavrulan sözcüklerin
zaman birkaç adım ötede bakışları kısık
duygularını yitirmiş
göz çukurlarına kum dolmuş zamanın
uzanıyorum uzanıyorum ellerim yetişmiyor
mektup sanıyorum deniz kokulu uzak sesleri
okuyorum okuyorum kayboluyorum anlatı ormanında
kayboluştan döndüğümde; kapımıza
ritmin ölümünü bırakıp kaçmışlardı insan kuklaları
kimdir oynatan insan kuklalarını
diye sordum derinden inanmışlara
sustu bütün alkışlayanlar
sustu bütün alkışlayanlar
sustu bütün alkışlayanlar
“bitlerin tanrısı”
dedi oynatılmaya itiraz eden amatör bir dinsiz
sona ermişti akşamdan kalan ışıklar
çocukluğumu hatırladım birkaç adım ötedeydi
balıkları öldürdükleri için, düşlerinde
denizi başka bir kente taşıyan çocukluğum, ah
köz halindeydi hâlâ hatırlamak
fazla uzaklaşmamıştır
kuşları iptal edilmiş bir dağın yamacında bekliyor olmalı
incir ağacının gövdesine kazıdığım Z harfi
o harfi söküp boynuma keder yaptım Zeyno
anayoldan sola ayrılan köy girişlerindeki anlam
onunla da binlerce kitap alıp saklandım içine
çok kalabalıktı hatırlayışın odası Zeyno, çok
5.0
100% (6)