Annem kadın epeydir çamaşır sermeyi bıraktı. Bıraktığı şeyler arasında ilk bu var diyebilirim. . Belkide düşünmüştür: insan, iplere her zaman çamaşır asmaz diye. . Ve yine belkide hassas bir kalbin iple mandal arasında milyon tane yolculuğunu ötelemiştir. . Annem biliyor anne olan bütün kadınlar biliyor, Kolların yorulduğunu, gönlün yorulduğunu, bedenin yorulduğunu. . Evet, bir çok şeyi anlatmıyorsun ama ipe asabiliyorsun kısmında ilk vaz geçtiği çamaşırları olmuştur kuvvetle muhtemel. . Sırf bu yüzden , annem kadın, ip, mandal zaman arasındaki yolculuğu makasla kesiyor. . Hiç acımadan.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çamaşır, çamaşır ipi, mandal gibi objelerin kadın ve anne gibi güçlü metaforlar ile karakterize edilmiş bu kısa şiirdeki hikâye üstün bir yaratıcılık ile kimlik bularak usta bir kalemin sade anlatımıyla büyüyüp -duyguyoğun- kocaman bir hayat hikâyesi oluvermiş. Her annenin yıkanmış temiz çamaşırlarla bir sohbeti vardır ya rüzgâra ya da yarı gölgeli güneşe bırakıp. Mandallar arasında verdiği molalarda çamaşır ipiyle içine indiği bir yolculuğu vardır. Bu yolculuk belki- kimi zaman hayattan bir arınışı, kendi geçmişine yaptığı bir yolculuk, bir kuytuya varış isteği. Ayrıca, yorumlarda yazılanlarda yaşanan benzerlikler görünür sağlam kalıplar oluşturabiliyor. Bizde bazı kız çocukları erken bir kadınlık ve annelikti’r. Şiiri okurken annemizi gördük. Çok beğendim. Tebrikler…
Okuyan değerlendiren gönlünüze sağlık. Evet, kadın, ip, çamaşır yolculuk, yorgunluk derken, geçip giden hayatın içinde her şeyin toplamı, bir ıslık sesi gibi kalıyor kulaklarımızda ve yüreklerimizde. . Annemi anlatırken onun hikâyesi üzerinden kendi hikayelerimize kadar tutturuyoruz mandalları. . Sonra rüzgâr, sonra efilti sonra kuruyan çamaşırların mis halleri içinde dokunuyoruz her birimiz hayatın şımarık yüzüne. . Teşekkürler Sayın Güney.
Okuyan değerlendiren gönlünüze sağlık. Evet, kadın, ip, çamaşır yolculuk, yorgunluk derken, geçip giden hayatın içinde her şeyin toplamı, bir ıslık sesi gibi kalıyor kulaklarımızda ve yüreklerimizde. . Annemi anlatırken onun hikâyesi üzerinden kendi hikayelerimize kadar tutturuyoruz mandalları. . Sonra rüzgâr, sonra efilti sonra kuruyan çamaşırların mis halleri içinde dokunuyoruz her birimiz hayatın şımarık yüzüne. . Teşekkürler Sayın Güney.
Ne çok çile vardır, çamaşır ipine asılan ve kadınlar sanırım evvel önce saçlarını taramayı bıraktılar ya da unuttular. Saçlarını kaşıyacak vakitleri bile doğru dürüst olmadı ki çoğunun...en basiti kendimizden örnek verim.
Annem hafta içi arı gibi dışarda temizliğe gider, -epey bi zaman sonra da aşçılığa terfi etti ve daha bi sürü iş tecrübesi edindi ahir zaman-; hafta sonu geldimi de eve girişir, dip köşe ne varsa altını üstüne getirirdi. Çamaşırları elde çitilerdik, beyazları kazanlarda kaynatırdı. Bulaşıkları elimizde yıkardık, ne bir çamaşır ne de bir bulaşık makinesi...Her hafta sonu halıları boş arsaya götürür, duvara asar, sopayla tozunu kaldırıp bi güzel döverdi. Holün çinilerini, banyonun ve tuvaletin fayanslarını çamaşır suyu ve hatta tuz ruhuyla fırçalardı. Bütün o zamanlarında küçük ellerimle onunla beraber ter dökerdim elimden geldiğince.
Şimdi evimde her alet var çok şükür ama öyle yorgunum ki inanmazsın...çamaşırı yıkamaya, bulaşıkları makinaya atmaya bile üşenir hale geldim. Annem burda olsa sıfatıma tükürür! Bi keresinde dedim ki 'anne depresondayım, canım hiçbir şey yapmak istemiyor! sadece uyumak istiyorum!' -Ben anlamıyorum arkadaş, herkes depresyonda anasını satim! Günün modası! Neyin var? Depresyondayım! Tembelim demiyorlar da! Benim gibi onbeş'inizde hiç tanımadığı bir adamla zorla evlendirilseydiniz n'apcaktınız? Ulan çocuktum ben daha çocuk! Ne yapcaktık? Sizin gibi battaniyenin altına girip kös kös elimizi kolumuzu bağlayıp tavanları mı seyredecektik! Gecenin üçünde ayaktaydım ben! Ekmek yoğrulacak, süt sağılacak, ayran yapılacak, hayvanlar otlanacak! Ohooo daha sayim mi kızım?Utanmadan bi de depresyondayım demiyor mu bana! Şöyle suratınızın ortasına çakim bi tane belki kendine gelirsin o zaman!:))
Haklı kadın...yoklukta onca işi gören, yoktan vareden kadına 'depresyondayım' sözü hakaret gibi geliyo tabi doğal olarak. Anne diyorum 'yaşımla alãkası yok! ruhum yaşlı ruhum! niye anlamıyorsun'
On günüm kaldı, yanlarına gideceğim. Artık sabah 6-7 gibi beni uyandırır 'hadi kalk uykucu kızım benim!' der 'hadi hadi yürüyüşe gidiyoruz!' der, 2 saat suyumu çıkartır. Sonra gelir kahvaltımızı yaparız, sonra yine üstüme ağırlık, kasvetlik çöker kendimi yatağa atarım. 1-2 saat beni kendi halime bırakır, o sırada kendi de yemek falan yapar. Sonra gelir gene beni uyandırır 'aaa yeter!' der 'sıkıldım! hadi uyan gün bitti akşam oldu!' der ve biz bu rutinleri her gün tekrar ederiz.
Şimdi sen anne diyosun ya benim annem de hep bi yerlere yolcu ve benim de o ipe her gün makas atıp kırpa kırpa, tükene tükene yolun sonuna geldiğim gerçeği gün gibi ortada...
biz de böyle şiirlere öykünüyoruz n'apalım...benim de en iyi hünerim budur belki...
Şimdi bütün bunları okuyunca anladım ki, geçmiş zaman anneleri hep aynı yoldan geçip, aynı kahır atkısını dolamışlar boyunlarına. . Çocukluğumdan kalma bir sevimsizliktir meselâ pazar günü. Annem hepimizi yıkamalı, ardından leğen leğen çamaşırları yıkamalı, ardından bıkkınlığını da yıkayıp girerdi muhakkak yatağa. . Siyah saçlarının adı "yorgunluktu" hep. . Depresyona gelince: biz de tam tersi annem hep depresyondaydı ve hiç bir vakit çocuk değil de anne olmak zorunda kaldık annemize. . Bunun yaratacağı sarsıntıyı o günlerde de almadım ilerleyen yıllarda da dahil etmedim hayatıma. . Çünkü ölünceye kadar anne olma görevi verilmişti bize. . Madem anacığının yanına geliyormuşsun yakın tarihte, doya doya, uyuya uyana, sevgi ve hoşlukla geçsin zamanın. Ağrıyan başını dinlendirsin anne dizleri. . Ve sonra hep öykünüyoruz şiirlere dediğin yerde, hep konuşsun, . dilin, kalbin yüreğin. . Çok çok sevgiyle.
Şimdi bütün bunları okuyunca anladım ki, geçmiş zaman anneleri hep aynı yoldan geçip, aynı kahır atkısını dolamışlar boyunlarına. . Çocukluğumdan kalma bir sevimsizliktir meselâ pazar günü. Annem hepimizi yıkamalı, ardından leğen leğen çamaşırları yıkamalı, ardından bıkkınlığını da yıkayıp girerdi muhakkak yatağa. . Siyah saçlarının adı "yorgunluktu" hep. . Depresyona gelince: biz de tam tersi annem hep depresyondaydı ve hiç bir vakit çocuk değil de anne olmak zorunda kaldık annemize. . Bunun yaratacağı sarsıntıyı o günlerde de almadım ilerleyen yıllarda da dahil etmedim hayatıma. . Çünkü ölünceye kadar anne olma görevi verilmişti bize. . Madem anacığının yanına geliyormuşsun yakın tarihte, doya doya, uyuya uyana, sevgi ve hoşlukla geçsin zamanın. Ağrıyan başını dinlendirsin anne dizleri. . Ve sonra hep öykünüyoruz şiirlere dediğin yerde, hep konuşsun, . dilin, kalbin yüreğin. . Çok çok sevgiyle.
Madem şiir Kirman ve esmer boynumuza uymaz iplerdir ;
“ Allah’a sığın dediysem urvetul vuska!
Yalnız ; Allah'la baş başa diş dişedir anneler kolay ölmez sanmıştık bu ne büyük yanılgı oysa bir tek bunu bilseydim bir tek bilseydim yanıldığımı çok kas yapar ve yeterdim Allahl'a baş başa kalmış çocukların mahzun gözlerine analar da kolay ölür ölen babaların ardından şimdi bunu öğrendim ve küsüm tüm tehhditkar kaslara ve yıldırma çabalarına söylesene şimdi çocuk kaslarımı hangi anda Allah'a yakkın ve zerre kadar şefkat beklentisi olmayan hangi an'a hangi ölüme.. zerre kadar yumuşamaz zerre kadar güleç değil gözleri… çok tehditkar bir anneye küserek Allah olmamış ki Allah... bak çocuk! Allah'ın bir öyküsü var mutlaka yoksa dururp dururken Allah olunmaz ve durup durup kaslarımda erimez tüm şeylerim şey dediysem bilesin ki ağlarım sakın bakma yüzüme;
Şimdilik ne yapacağımı ben de bilmiyorum. Kaç ip eskittim bilemezsin. . Susuyorum çoğ zaman. O kadar çok susuyorum ki, sonsuza kadar gidecekmiş gibi geliyor. . Hayat ne garip.!
Şimdilik ne yapacağımı ben de bilmiyorum. Kaç ip eskittim bilemezsin. . Susuyorum çoğ zaman. O kadar çok susuyorum ki, sonsuza kadar gidecekmiş gibi geliyor. . Hayat ne garip.!
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.