İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Çırak Ça
Çırak Ça

PAZAR SOHBETLERİ 20 ŞİİR'İ DEPREM DESTAN'I ACI

Yorum

PAZAR SOHBETLERİ 20 ŞİİR'İ DEPREM DESTAN'I ACI

( 3 kişi )

0

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

519

Okunma

PAZAR SOHBETLERİ 20 ŞİİR'İ DEPREM DESTAN'I ACI

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
En kılcal damarlarına dek , kes artık
Sana zalimsin demiyorum bıkıp usandım
Uyan artık
Sende şaştın bu işe şu gidişe eey felek
Bir pir’i fani gafili şaşkın feleksizlerde
Değirmen taşlarında ezim ezim
Ezgin’i bezirğan zengini
Ellerimde elendiğin insan kuyusunda
Sularına serpilmiş ununda
Bembeyaz
Mayamda
Duyularımda sâğırı sağımda
İki elem’i elim
Avuçlarım hep en solumda , yolunda
On parmağımda kile kesti buz
Kapanırmı hiç kapanmazlar yüz üstü sineye
Değdi
Değdi ama neydi bilemedim
Sarhoşum ayılmazın bit pazarında dilemedim
İnsanın zarar’ı ziyanında insan silemedin
Sen öyle san
Alın çatımda aysız gecelerin serkeşi
Dönüyor başım durmuyor dünya , eteklerinde
Ziller çalıyor gümbürtüsünde ritm’i kalbim
Sarhoşuyum gecenin terk’i can zamanların
Bir vakt’i kıyamet evvelimiydi , neydi
Ezber’i sırtlarda kömür gözlü pek yaman
Yalandan
Bir âfet’i handân dõrt bir yandan , yamandan
Yamalı yaramda tüter ömrü bitmeden gitmez
Işığı şamdan on koldan dâğlı
Bağlı gõvdeme dağlarca sızar çürütür
Kapandı kollar bağlı yollara sislerinde
Hançermiydi sivri ucunda zehr’i fiğanın
Dillerinde lâl benliğim , konuşmaz
Kezzâb’ı azap akar uzar yakar kavurur
Yazamaz
Bu elemi
Bu kederi
Bu kasvet’i hâlveti
Yazsam bedenime toprak hâldaş
Kaçsam kaçamam kader’i mutlak
Sonunda sonsa toprağ’ı vuslat , kıyamam
Gelir öperim kaşlarından taşlarını
Öbek öbek toplar basarım bağrıma
Güneş üfler ışığında deli rüzgarları
Yayılır sineme düz ovalarım
Bahçelerimde güller
Ellerim
Çocuklarım
Bülbülleri arzın şenligi
Bırak kesme budama
Yolumda yoldâşım taşım toprağım
Sen iste ben yine gelirim seninim
Bırak yavaştan gel bu benim daha ilkim
Korktum
Dokuz doğurdum
Onumda seni buldum çattın kaşlarını
Binlerde beni yerlere savurdun
Ayılmaz aysız ürperi hecemde
Vurdun bizi geceden
Çaldın bizi geceden
Sarhoşum
Yavaş
Yeter
Selim selim
Yolmadan gel
Kıraçlarımı bağlama beline
Dolama bizi dâğlama diline
Kalbur üstü eleklerimde nem kaldı say , hiç
Bana ettiğin neki , gülleri diken sandım vay
Vay anam vay
Vaylarıda yeni tanıdım arşın arşın kazıdım
Kahırların yokuşunda vurulup iki kaşından
Dizlerinde ağıtların tıngır mıngır beşiğinde
Ağlarım uykularda bir kõpek gibi , korkağım
Kurt kadar cesur
Burdayım
Sarhoşum

Ayılmadan daha salla
Salla
Dahada salla
Yetmez bu bana az , âlla dikenlerin bilendi
Sal beni en derinlerinde yerlere yüz üstü , sapla
Aç üstümü yırt sinemi kapla
Dâğla ciğerimi bıçak sırtında kõr kurşunların
Çal karasını kirpiklerime tel tel saçlarında
Gecenin uykusunda suç üstü beni , avla
Bağla âvazlarına düğüm düğüm boğazımı
Çınla dur artık kulaklarımda bağ bozumu patla
Kopan uğultularda çökmüşüm yerlere diz üstü
Âğıtı ayazlarında kavruk ah’u zârlarımda çatla
Dağılmış hafzalarımda şuuru bozuklarım katla
Sakla kelleni ışıklı günlere silik yüzümde ,atla
Õteye beriye savruk nâzarlarımda özüm yara
Kanayan azarlarımda kızıllığına nemli gözlerim
Azar azar ölürüm , kimse bilmez , duymaz hiç
Duyanda yanmış yalanlarında talanların
Alanların sürülü tenine , aheng’i renginde
Bürümüş beyazları, neydi niyet denğine, olmadı
Neydi âkıbet rağbetin kuyruklarında asılı yası
Neydi bâhtın rengi, boyandınmı gül ruhsarına
Bahtiyarmı ruhun şimdi
Dikenlerine saplı susuz bağr’ı kerbelasında
Açıldımı bağında kızıl goncaları bedbâhtların
Ya ahkâm’ı sert âhların
Nâr’ı fiğanların gölgesinde
Eyvâhların kõzlü heybeleri, cânı cânan dolu
Kırılmış kanadım kolum off !

Yeter ofu bırak
Of bize yasak bir vuslat’ı pasak
Kirinde akar günahkâr çehresi
Alma kimsenin ahını
Çıkmaz pâkına günahların hiç bir zerresi
Yeşil
Kırmızı fark etmez bir olamadıktan sonra
Belki bir elma ,,, yarım ,,, öyle tek başına
Olmaz
Yârımı elma , yarım elma gõnül alma
Haydi sende durma geri
Al nurunu sür yüzüne gözüne parla
En büyük ayet insan
Düşmüş düşlerden , ayağı kırık kör topal belki
Yummuş gözlerini
Yatar bir kara kâbusun koynunda
Eğil bir yol tut ellerinden
Tut yüreğinden silkmeden
Kaldır ayağa sürünen yerlerden sil yüzünü
Göz bebeklerinde güneş doğsun ışıl ışıl
Öp alnından kutlu ışığında şakısın evren

Al insanda insanlığı
Sürsün arz’ı devranında nâmını
Şanı göklerde yüce
Halef’i yaradan nefesi nurdan
Yurdundan uzakta
Tuzakların işveli nişangahında incili kaftan
Hırsızı çok , zulmünde zâlimi şeytan
Şõhretli ellerinde hep kan en kızılında
Akar
Tek damlası ateş deryası yangın yeri
Yakar
Çakar
Bir cehennemden
Kabilin nursuz , huzur’u âsi baltasından
Sızan hissi düşman bir iblis’i şeytan
Çevir yüzünü, özüne özümse dirhem dirhem
İğne ucuyla kaz kuyuları fışkırsın ab’ı hayatlar
Islansın toprak ana ayaklarına kadar
Islansın yazgılar rezil bâhtına düçar
Dağılsın kara kara bulutlar
Islansın sırılsıklam beşer’i baharlarda
Destan destan yazsam her damlasında
Kâlem kâlem kurşuni havasında
Delinsin gökler
Yağmur yağmur insin üzerime
İçsem bir kevser’i şerbet gibi kana kana
Doysam insanlığa yana yana , yanyana
Bir RAHMET’i EKBER’de yağsın bereketi , sabret
Kabarsın toprak sabret
Kucaklasın güneşi filizlerim
Gözlerinden taşsın ümitli çiçeklerim
Polen polen ayaklarında arılarım
Dilimde zılğıtı sevinçlerin bal tadında
Tutup kanatlarında kanayan kalbimden
Fırlatsa beni deli rüzgarlarda , dağlara
Süzülsem ovalara ulaşsam denizlere

Takılsam kıyılarıma vuran ağlara
Çekse beni umman’ı mavilerin kalbine
Al götür benide
Âsi dallarımda salınan umudun rengine
Kaybolsam
Eteklerimde
Papatyalarım
Gelinciklerim
Kirizantemlerim
Eritecek ılık nefesinde karın matem’i beyazını
Coşacak dicle fırat düğün edecek şattül arab
Basranın dudaklarında bir sıcak busesinde
Fokur fokur kaynayacak donmuş sularım
İnecek buz kesiği sızılarıma dermanlar
Kızılırmak
Yeşilırmak
Koşacak aras
Coşacak gediz çağla çağla düşecek ardıma
Çevirecek zemherilerden boynunu yolların
Seyhan
Ceyhan
Yeşerecek kardeşcesine ovalarım pırıl pırıl
Patlayacak arpa buğday danelerim
Oğul oğul arı kuşlarım kanat vuracak
Altın saçlarında boy boy başakların

Kabile kabile gögerecek erişecek maviliklere
Gök kuşağı iklimlerinde gülistan bahçelerinde
Kuşatacak âlem’i semâyı
Sarmaş dolaş elele kandil’i yıldızlarda beraber
Yakıp çıra’i gönüllerini mehtaplı gecelerde
Tutuşsun yaralı yürekler
Ateş böcekleriyle yansın beraber alevli izlerinde
Dizlerinde uslansın insanlık,bulansın hamuruna
Kazısın beni babam islerimde sislerimin
Çamur’u balçıklarımda terli avuçlarında ,çatlak
Her eşelenen toprak bir yanımda kurumuş
Sızan kokularında bir adem’i âhenk nârında
Kurulmuş taht’ı dünyasında
En âlında
En sarısında
En karasında

Almaz aklı bir nefesi , mucizeyi âlemin şen sesi
Kovar nefs’i saraylarında bir ben’i külfeti
Bir baldırı çıplağa ülfetim
Yatarım boylu boyunca kaldır tayfunlara
Üfür beni , savrulsun bir kara bende leş’i üleşi
Kurtlu yüreği bende kalsın
Nasibi HÂK , diyelim eyvallah
Çekelim bir ELHAMDULİLLAH
Hâkikât ki bedenlerim , edenlerim
Gidemlerin ayaklarına takılı gelemlerim
Bütünü elemlerim aynalı çarşısında
Kırılan çerçevelerde keskin canların
Canımda can kesiği kurur kan damarlarım
Çekilir köklerimden
Köklerinde gövdemden
Sarkık dallarımda hayatların ,nalları atların
Dört nala dolu dizgin şaha kalkmış

Şahmış
Sultanmış
Vezirmiş tek parmağında on marifet
Bir rezil’i şahbaza mükellefmiş
Örtün üzerine toprağın tozunu yutmuş
En matında
En bayatında yüreksiz fetbazında yıkımların
Hoyrat kıyımların ezğisinde uzar gider
Gitmez ötelere tek adım bile
Bile bile , bana göre hiç bile
Hece hece çalınmış lâl dile
Gölge oyunlarında sökülmüş perdelerden
Yarı gecenin sıyrılmış libâsları göz göre göre
Kaldırım taşlarına vurmuş başını
Yarılan kaşında
Almış yaşını sakallarında ağarmış tozlu dumanı
Donmuş kaskatı oynamaz hücre’i zerrem dahi
Daha kaç katı ister
Kanı akmaz kesik damarlarımda istemez
Kangren sızılarda aklı firar yatağında yatalak
Bilgisi kıt hasta
Cansız ödevlerimde tüm dizelerim yasta
Yüreğim enkaz’ı viran harabe’i taşlarda
Taşla istersen varsa en günahsız ellerinle
Delik deşiğim, yetmez dersen birde haşla
Burdayım yanı başında gözlerdeki kumlu yaşla

Ölümüne sallandı sallandı MARAŞ
Yakílmış ağıtı çoktan
Maraş maraşta derler uy amman amman
Bu nasıl da maraş ,,,,,
Nasılsın eey maraş
Ben kötüyüm ya sen
Heey hey duydunmu
Açılmaz mahmurluğunda gözlerin
Özlerimde
Canım verenim canımda yatar kardaşım
İlk gögsünü sen siper ettin bu zelzele’i tufana
Senki cevval’i kahraman sıçradın uykulardan
Kahramanlığın da pek yaman
Aman aman hey

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Yanan kanatlarında
Göçtü memleketim
Tüylerimde silkelendi gövdem , õbek õbek
Kattı tozu dumana yolundu derili çiçeklerim
Kuruyan dallarıma asılı kollarında
Kesildi bileklerim yerlere serili
Titrek kuru yapraklar gibi
Sallandı URFA
Titrer dururum
Makam’ı sabada tüten bir sabah ezanında
Çalınmış kapılarında
Baykuş sesli tenha seherlerden çok uzakta
Değmiş kulaklarıma
Bölük pörçük parçalarında küplerime saklı
Kırk harami ayaklarına vurulu kaçkın uykularım
Geçtim
Gümbürtülü sazlıklarda bülbülü şeydalardan

Döküldüm kan kızılı yollarına ANTEB,in
Karla karışık yağmurların arasında osmaniye
Yeşillere sarılı yüreğim nurlu dağında
Bir gazinin nazlı evladı gibi dizlerinde
KİLİS gözlerimde zeytin karasında
Halebe açılan bir kapı ravanda kalesinde
Vuruldu boynum
Yarıldı ciğerim baştan başa
Kimsesiz bir sabahın atmaz sisli şafağında
Urfanın etrafı dumanlı dağlarmış , anladım
Dağlarmış közünde sineleri
Dur durak bilmeden
Yavru bir ceylanın süzüp yüreginden korkuları
Geçte olsa geçmez
Ağlarmış ya
Bilemedim
Can havliyle
Bir terlik enkazda
En azında
Teki yok yeşil
Solu yok kayıp
Sağ canımda
Belki sağ canında
Dolanmış boynumda
Üflesen bir nefes tozlu saçlarında
Saçlarım da
Kayıp pırıltıları yaşamın
Uzayıp giden zamansız kurulu saatlerde
Vurulu vaktin öldüğü koridorlarda mucizelerde
Nefes almakmıydı mucize
Yada kesip solukları gömmekmiydi derinlere

En derinlere
Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Sallandı ADIYAMAN
Yolu yaman dedin ya bir kez daha
Kafamıza vura vura
Kırılan gönlümde bir öksüz
Şu yetim halinden
Nâçar ahvalinden bihaber anlamazlara
Şuuru buhran heyalanlarda kayar giderim
Duman duman
Tüter yoksulluğun acı tütün karasında
Yandı en sarısında saçlarım beyazlar içinde
En âlâsında
Yüz üstü kapandı kapanmaz yarasına
Tutun ellerimden

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Yandı pamuk ipliğine bağlı kan tarlalarım
ADANA
Irğat yüreğimin başkenti
Dâğlı gönlümde
Çukur ova mümbit ana , beyazlar içinde
Durmaz göz yaşları ininde inler mi hâlâ
Doldumu acep bu kadar sızılardan
Düze çıktımı obalarım
Doydumu göçlerim
Yıldımı , yıkıldımı konaklarım
Yurdu viran olduysa bülbüllerin
Deşilsin o zaman rüzgarların kalbi
Tutsun ellerimden
Yörük çadırında bakıp aynasında
Bu kara beninde
Ten’i küllerimde
Üflesin beni rengarenk deve püsküllerinden
Katar katar yükle bitmez
Sevinçlerine götürüp çarpsın bu elemi
Açılsın kederli göçüklerim
Kussun yetim kucağıma tozlu bebeleri
Bir yol görsem dünya gözüyle
Dokunsam bir kez
Bir inansam
Sarılsam yoksul yokluğuna
Bittimi diye sızıları
Sıvazlasam acılarımın sırtında
Ağıtlarında
Pamuk ovalarım
Hâlâ en beyazındamı kefenlerimin

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Ne kaldı elde avuçta âhlardan başka
Kim suçlu
Öleninmiydi suç , kime ceza
Vahlı coğrafi izdüşümlerin eyvahlarında
Kalmadı izleri arama boşuna , silindi gitti işte
Siz boşverin yine doluluğunda
Suçlayıp durun ölümü anın farklı renklerde
Acısı âvazı bir , derdi dermanı bir
Boy verir harmansız sürgünlerinde
Yatar sırlı toprağında
Sarı
Beyaz
Siyah
Ortadoğu’ya bakan çizik yüzümde
ANTAKYA
Bir endülüs resmi belki
Solmuş
Yerlere sökülü köklerimde bir veda vaktinde
Dökülen han’ı sarayların hârâbe taşlarında
Kıyımların pürü pâk şakaklarında ağır yaralı

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Sallandı MALATYA
Bulunmaz eşin
Kapı eşigimde
Bir illet’i zelzele tuttu iki yakamdan
Silkelendi kaysı bahçelerim yuttu bizi
Dipten dibe vuran talankâr kıyımlarda
Düştük toprağa bölük bölük
Kulaklarımda bir ses
Bu ne bu
Kesilen gırtlağında bir vahşinin iniltisimi
Bu ses değil
Derinlerde kabaran hayvani iştahların açlığı
Kırbaç kırbaç homurdanıyor bu başka bir şey
Kopmuş zincirlerinden
Cehennem mi uğulduyor
Küre’i arzın yaralı kalbinde
Silkeleniyor kabukları
Hiddeti şedid şiddetinde
Çatırdıyor kemikleri bezgin yer kürenin
Büküldü boynumda
Diz üstü çöktü evim

Ölümüne sallandı , sallandı ülkem
Sallandı ELAZIĞ
Yandı çayda çıralarım alev alev eyvâh
Anam bacım kardeşlerim neredeler şimdi
Bırak bu şarkıların kõr olsun gözü
Özü sözü
Koptu en ince yerinden fikrimin gülleri
Şimdi moloz yığını dikenlerinde cesetlerim
Ağır bir şivan’í kebirde
Savrulur perdelerimin isli tüllleri
Çalar karasını derime yalar acı yellerde
Yüzüme sürdüğüm korkularımı silip süpürür
Savurur hepimizi törpülenmiş derinlerinde
Vurup tekmeyi devrilen kapılarda
Sabırsız doğumlara durulu
Durmaz sancılara gebe bu kara gecede
Kar altında gül tenli ruhlar göçüyordu
Gömükler içinde elele koyun koyuna
İhtiyar
Genç
Çocuk
Kadın
Erkek
Kırık kanatlarında kurulan
Karaltılarını kışın çürük kumuna boyamış
Yüreğimin ölümünde denizlerin
Savurdum üşüyen köpüklü beyazına
Dalga dalga vuruyor yıkıyor kıyılarımı

Ölümüne sallandı sallandı AMED
Rengime döndü karacadağ
Âl âl oldu siyahi taşlarında DİYAR’I BEKİR
Sus dinle duydunmu
Ben duydum
Ben suyum
Ben aziz’i bir nurdanım
Bulutlarda deşilsin kalbim
Susadım dedi kumsal
Sıkıldım dedi kumsal
Beni buradan çıkarıp kurtarın dedi
Kumsal bir küçük kız çocuğu
Tüy kadar bedeninde arz"ı enkazı dünyanın
Denizden uzak bu tufanda
Mavi gözlerimde ölüm siyahi
Bakıyor zillet’i zifiri
Akıyor ölümüne tutsak nefesinde buza kesiyor
Kar üstünde kefensiz kurutuyor bebeleri
Bedenim bıçak sırtında hayat , heyhat
Kesin artık
Biçildim derinlerde
Susun dedim dilimde toz toprak taş
Geçtim
Gözlerimin yaşını
Almış yaşını başını
Düşmüş gölgelerim köklerimden
Gövdem dallarımda kanıyor
Bir telaşki talan olmuş takatlar
Zindan olmuş kör şaşkın adımlarıma
Yanıyor ağıtlarım külrenkli aksi sedalarda
İçerimde heyalanlar
Annemi de kurtarın dedi
Bir ses
Bir nefes
Sustum tek yudumda doydum
Sustu evren
Sessiz olun ben sustum
İçin için yaşamak için
Bir yudum insan için

Ölümüne sallandı sallandı âlem
Şimdi çekildi sular sığlığına beşer’i insanlığın
Çatlak çerçeveli dökük camlarında
Zenginide bir fakiride
Aynı kefede gecenin
Aynı kefenlere bürülü telaşların
Aynı ürkekliğinde hayatın
Bir ateşin başında
Aynı korkulu gözlerin kıyısında
Elim beklemenin türlü kayğısında
Yaradanın ders’i tokadı bu sanma gecikir
Babil yorğunu mezopotamyada
Patladı benim suratımda tüm insanlığa
Ne elde var
Ne avuçta
Bir cism’i günahkâr ki
Geçmez izleri bedenimde yanmadıkça
Yüzümde yüzsüzlüğün resmi
Koca cüssemde bir fakir’i gureba duaydı
Lâl dilimde damağıma yapışık
Acziyetimin kırık dökük duvarlarında
Hüküm senin veren sen alan sen
Hükümdar ki yeğane âlemin sensin
Hükümranlığında hakim’i mutlaksın

Õlümüne sallandı sallandı gemilerim
Kanlı küreklerinde kırık hayallerim
Çekilir yüreklerden derinlere gõmülü
Kayıp insanlık , bittimi bitmedi
Konuşacak şey var aslında
Bu sanaydı gitmedi
Yapmamız gereken di
Az konuşup çok çalışmak , yapamadık
Alışmak değildi , tapındık birer birer
Acıların koynunda körpeleri uyutmaya
Çığlık çığlığa ruhumun kalburunda
Eledim sineme çıldırtan ağıtları , yettimi
Şeytanın göbeginde şarap içen
Ey sefili devran
Çaldın demiri kattın tozu dumana
Koptu yüreklerin bam teli
Dolansın boynuna kessin nefesini
Yetermi
Yetmemeli insanı ihmal edenleri

Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ
06 Şubat 2023

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Pazar sohbetleri 20 şiir'i deprem destan'ı acı Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Pazar sohbetleri 20 şiir'i deprem destan'ı acı şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
PAZAR SOHBETLERİ 20 ŞİİR'İ DEPREM DESTAN'I ACI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL