1
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
545
Okunma
Yosun kayaya değdikçe ağırlaşır
Annenin eline taktığı altın gibi ağırlaşır
Filmler,siyah ekrandan daha da belirgin
Renge dökülürken
Oyuncular sahnede nasıl da ağlaşır
Göz pınarlarından çıkan yaşsal hikayelerin çocuksu dramı
Simit kırıntıları kadar küçük ve naiftir..
Marifet eden dili de yutman gibi
Dil yanmış ve kırılmıştır içinde
Malesef ki bir balık bilirki denizden başka dünya yok
Hangi olta saplansa, deler ciğerini
Farklı renkleri sevmiştim, gömlek gömlek giydirilen insanlara
Uyku denilen sonsuz ölüm
Çıka gelecek bir gün son perde de bir yönetmen gibi
Varisi olmayan her bedenin sancılı ayrılışıdır bu hüzün dünyada
Masmavi bir renk hediye edildi sana
Artık hiç bir sevgi ulaşamazsa ona
Ne renk kalır ne de serzeniş bu dünyada
Mavi sulara, renksiz sular akıp gidecektir,
Vakti dolan her canlı mabedini koruyup ölecektir
Fırat hiç kıskanmayacaktır seni
Hayal ettiğim kadarsınız
Sevdiğim kadar insan oldunuz
Sevmediğim kadar mahluk
Kalemimi kırdığınız kadar da düşman
Bir öğretmene bir tebeşir bir tahta yeter,
Bir de çocuk hasretidir yüreğine düşen
Ne kardeş bilir ne aile
Tek bildiğidir, en sevdiği şeydir toprak ana
Bir daha dönülmez
Bir daha söylenmez
Üzgün olmasın sevgili dünya
En güzel nehirdir fırat geçilen
Geçtik çiçekli bahçesinden
Dönmemek üzere
Hoşçakal güzel dünya
Selda’nın sürgünü gibi
Cem’in gülpembesini dinler gibi
Gidiyorum
5.0
100% (8)