1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
966
Okunma
Mişli geçmiş zamanların,Çıngıraklı yılanları sokardı fikrimizi
İliklerimize kadar ıslanmayı marifet bilir,sonra yağmura küserdik
İspanyol paça pantolların üstüne çekerdik trovalta ceketlerimizi
Foo’llerimizi uzun bırakır sakallarımızı ucundan keserdik
Her bayram çocuk olurduk,toplardık şekerlerimizi
Deterjandan köpükler üretir,gökyüzüne üflerdik
Kavga ederdik ama yinede paylaşamazdık misketlerimizi
Kimimiz Aliydi,kimimiz Ahmet,kimimimizde Mehmet’tik
Sevgilinin beyaz mendiliyle yollardık askere neferlerimizi
Biz sevdik mi en beyazından severdik
Kimsecikler bilmezdi toz pembe hayallerimizi
Sırlarımızı gölgemizden bile gizlerdik
Üzüm bağlarımız vardı,menekşe kokuları kaplardı mahallemizi
İstasyondan ilk kalkan geniş vagonlu kara trene binerdik
Dillerden düşürmezdik hasret kokan türkülerimizi
Hava kararmadan baba ocağına dönerdik
Laf söyletmezdik atamıza bilirdik tarihimizi
Yerli malı haftasında,yerli çörekler yerdik
Şükrederdik her yemekten sonra açardıkta ellerimizi
Gece uyumadan yaratandan af dilerdik
Toprak kokardı tenimiz,alnımızda güneşin izi
Sigaramızı harmanlarda içerdik
Kimse kötü bilmezdi bizi
Yollardan alnımız ak geçerdik
Ve biz bağrımıza basardık sevdiğimizi
Bir karıncayı bile incitemezdik
Odamızda annemizin çeyizi
Kendi söküğümüzü kendimiz dikerdik
Belkide buna borçluyuz bu yaşta gençliğimizi
Size kucak kucak nasihat getirdik
Sakın yabana atmayın öğütlerimizi
Biz ömrün kıymetini bildik