9
Yorum
30
Beğeni
4,9
Puan
789
Okunma

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 59.bölümü
oku…
dizlerin bağı çözüldüğü,
dudakların susuzluktan çatladığı
göğsün nefessizlikten daraldığı zaman .
bir hira yürüyüşünde
peygamberin çıktı diye çık
o sarp yokuşu
oku…
coşkulu hayatı bir kenara itip
konforu hepten terk edip
şehrin sıcaklığına arkasını dönüp
yapayalnız bir mağaraya kapanmaya iteni öğren
derdi neydi peygamberin
arayıp da bulamadığı şey neydi onu öğren
arayışı olmayanın o dağın tepesinde ne işi vardı
bir şeylerin yolunda gitmediğini bilen biri ancak
o dağın tepesine tırmanırdı
bir şeylerin eksikliğini hissetmeyen
o mağaranın karanlığına niye katlansın ki
oku…
O’nun ismiyle
O’ Rabbin ki
O’ halk etti
O’ yarattı
okunması gereken bir harfi, bir mektubu
bir var eden adına oku
hem de seni akılla, bakışla, düşünüşle biçimlendiren
Rabbin adına oku
hem de seni
Rabbinin ismiyle muhatap almak üzere
seni yoktan yaratarak,
varlığa muhatap eden Rabbin adına oku
oku…
ilgi ve alakadan yaratılan sen
insanı alak’tan yaratmakta O’ Rabbin
bunca ilgisiz ve alakasız,
bunca umursamaz ve şefkatsiz olmamalıydın
sana yakışmıyor bu
yetimi itip kakmak değil senden beklenen
zayıfı ezmek değil senin işin
aç ve yoksulu terk etmek değil senden umulan
oku…
çünkü Rabbin kerimlerin en keremidir
Kerim’dir Rabbin
seni keremiyle var etmiştir hiç yoktan
seni insanlığa lütfetmiştir sırf cömertliğinden
insanı keremiyle yaratan Kerimler Kerimi
seni de kerim olarak yaratmıştır
oku…
ekremsin sen
böyle kalitesiz, böyle çirkin,
böyle kaba kalmaya razı olamazsın
olduğun hal olması gerektiğin gibi değil
senin Ekrem olan Rabbin
senin yetimi barındırmanı
aç ve yoksula sahip çıkmanı ister
oku…
O’ ki kalemle bildirir
Kerim olan Rabbin kalemi
kalbinin mürekkebiyle yeniden yazar seni
bildirir sana kim olduğunu
hatırlatır sana unuttuğu yanını
bencilliğin kuyularından çıkarır seni kalemle
bencilliğin karanlığından temizler ellerini
kibrin kirini siler kalbinden
bir yetim gibi vicdanınla yeniden buluşturur seni
yüzünü kara çıkaran
o utançların ortasından çekip alır seni
yeniden var eder kerim olarak
oku…
Rabbin bildirir sana bilmediğini
alaka’dan yaratıldığını hatırlatır sana
ruhunu cesedine özne yapar
kalbini kalıbına anne yapar
yüzüne bakılır kılar yeniden
bilmediğini bildirir sana
sonsuz lutfuyla
eşsiz şefkatiyle
nihayetsiz keremiyle
*
mescid-i nebevi’nin kuzey duvarında
hurma dallarıyla bir gölgelik ve sundurma yapıldı
buna suffa denildi
burada kalan müslümanlara
ashab-ı suffa ismi verildi
mescid-i şerifin suffasında kalan bu sahabilerin
medine’de, ne meskenleri
ne de aşiret ve akrabaları
hiçbir şeyleri yoktu
aileden uzak
dünya meşgale ve gailesinden azade
tam manası ile feragatkar bir hayata sahiptiler
kur’an ilmi tahsil eder
resul-i ekrem efendimizin
vaz ve derslerini dinleyerek
istifade ederlerdi
vakitlerini resul-i kibriyanın huzurunda geçiren
bu mübarek zümre
efendimizden hep feyz alırdı
resul-i ekremin medresesine
Allah için nefsini vakfetmiş fedakar
ilim aşığı talebeler idiler
efendimizin tespit ettiği muallimler
kendilerine kur’an öğretirlerdi
bunlardan yetişenler
müslüman kabilelere kur’an öğretmek
sünnet-i resulullahı beyan etmek için gönderilirdi
bu cihetle de kendilerine kurra denilirdi
suffa ise bu itibarla
darü’l-kurra diye anılmıştır
mütevazi fakat feyizli bir hayata sahiptiler
bu güzide sahabiler bir irfan ordusu idi
bütün mesailerini kur’an ve sünnet-i resulullahı
öğrenmeye hasretmişti
gerektiğinde gazalara da katılırlardı
içlerinden evlenenler, suffe’den ayrılırdı
yerlerine başkaları alınırdı
bu güzide sahabiler ne ticaretle
ne bir sanatla meşgul idi
iaşeleri resul-i kibriya efendimiz,
sahabilerin zenginleri tarafından temin edilirdi
bu hususu,
suffa’nın baş talebelerinden biri
ebu hüreyre hazretleri
kendisinin çok hadis rivayet etmesini
garipseyenlere karşı verdiği cevapla
pek güzel ifade etmişti
benim, fazla hadis rivayet edişim garipsenmesin
çünkü muhacir kardeşlerimiz
çarşıdaki, pazardaki ticaretleriyle
ennsar kardeşlerimiz de
tarlalardaki, bahçelerdeki ziraatlarıyla
meşgul bulundukları sırada
ebu hureyre, peygamberin (a.s.m.)
mübarek nasihatlerini hıfzediyordu
resul-i kibriya efendimiz,
ashab-ı suffa’nın hem talim ve terbiyesi
hem de maişeti ile çok yakından ilgilenirdi
onlarla daima oturur
sohbet eder, alakadar olurdu
zaman zaman da onlara
eğer, sizin için Allah katında
neyin hazırlandığını bilseydiniz
yoksulluğunuzun
ve ihtiyacınızın daha da ziyadeleşmesini isterdiniz
resul-i ekrem efendimiz
bir kere hz. fatıma (r.a.)
el değirmeni ile un öğütmekten yorulduğundan
şikayet ederek bir hizmetçi istediğinde
efendimiz ciğerparesini reddetmiş
şöyle buyurmuştu
kızım sen ne söylüyorsun
ben henüz ehl-i suffa’nın maişetini yoluna koyamadım
bir gün, ashab-ı suffanın başlarına durmuş
hallerini tetkikten geçirmişti
fukaralıklarını, çekmekte bulundukları zahmetleri görmüş
şöyle buyurarak onların kalplerini hoş etmişti
ey ashab-ı suffa size müjdeler olsun ki
her kim şu sizin bulunduğunuz hal ve sıfatta
bulunduğu durumdan razı olarak bana mülaki olursa
o benim refiklerimdendir
resul-i kibriya efendimize herhangi bir şey getirilince
sadaka mı, yoksa hediye mi diye sorardı
getirenler, sadakadır cevabını verirlerse
onu el sürmeden ashab-ı suffaya ulaştırırdı
hediyedir cevabını verirlerse onu kabul eder
ashab-ı suffaya da ondan hisse ayırırdı
kainatın efendisi peygamber efendimiz (a.s.m.)
sadaka kabul etmez,
sadece hediye kabul ederdi
bir gün adamın biri, tabakla hurma getirmişti
adama, sadaka mıdır ,hediye midir diye sordu
adam, sadakadır cevabını verince,
peygamber efendimiz onu doğruca
suffa ehline gönderdi
biz muhammed ve ehl-i beyti sadaka yemeyiz
bize sadaka helal değildir buyurdu
şu ayetin ashab-ı suffa hakkında
nazil olduğu da rivayet edilmiştir
‘sadakalar,
kendilerini Allah yolunda hizmete adamış
fakirler içindir ki
onlar yeryüzünde dolaşıp
hayatlarını kazanmaya fırsat bulamazlar
onların hallerini bilmeyen kimse,
istemekten çekindikleri için
onları zengin sanırdı
ey habibim, sen onları yüzlerinden tanırsın
yoksa onlar insanlardan ısrarla bir şey istemezler
ve siz her ne bağışta bulunursanız
şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir’
suffe ile
yeni dinin temel inanç esaslarının öğretilip yaşatılacağı
peygamber rehberliğinde sürdürülen bir hayatın
medine’den tüm arap yarımadasına yol alacağı
bir okul doğuyordu
suffe ile
peygamber’in aile, ibadet ve sosyal hayat tecrübeleri
başta medine olmak üzere
bu kampüsten ulaşıyordu bütün insanlığa
mescidin arka kısmında yer alan
üstü hurma dallarıyla örtülmüş gölgeliğe nispetle
suffe diye anılacak olan bu mekanda
okuma-yazma başlangıç olmak üzere
ilmin kapıları sonuna kadar açılıyordu
kur’an-ı kerim’in ahenk ve teganni kaideleriyle
tefekkür edilerek okunmasından
surelerin ezberine
kur’an ayetlerinin günlük hayat içinde
tatbikine yönelik yapılan
tefsir çalışmalarından
hadislerin ezberlenmesine kadar
hummalı bir gayret yaşanıyordu suffe’de
suffe ashabı içinde
talha b. ubeydullah (r.a.)
ebu said el-hudri (r.a.)
ebu hureyre (r.a.)
ebu zer el-gıfari (r.a.)
bilal-i habeşi (r.a.)
abdullah b. ömer (r.a.)
abdullah b. mes‘ud (r.a.)
sa’d b. ebi vakkas
bera b. malik (r.a.) gibi
tanınmış sahabiler de yer alıyordu
suffe
islam tarihinin ilk yatılı üniversitesi idi
sayıları 70 ile 400 arasında değişen
çeşitlilik gösteren
mescidde her zaman
ilim ve ibadetle meşgul
suffe ashabının dini tebliğde bulunmak üzere
arap yarımadasının en uç bölgelerine kadar gittikleri biliniyor
suffe, zühd ve ilim okuludur
suffe’nin müfredatı
devlet adamı yetiştirecek kadar dinamik
zühdün zirvelerinde rehberlik edecek kadar da dingin
talebelerin yetişmesine uygun olarak tasarlanmıştı
en çok hadis rivayet eden yedi sahabiden üçünün
ebu hureyre (r.a.),
abdullah b. ömer (r.a.)
ebu said el-kudri’nin (r.a.)
suffe ashabı’ndan çıkmıştı
onların şöhretleri medine’yi çoktan aşmıştı
suffe ehli sık sık akşamları
imkanı olan sahabe sofralarına misafir olmuştur
bazen de hayır ve hasenat sahiplerinin getirdikleri
hurmalarla açlıklarını savuşturmuşlardır
etrafında dört halkası bulunan
dört kişi tarafından taşınan garra adındaki
meşhur karavanadan yemek yerlerdi
suffe’de barınan fakirler
dünyevi lezzetlerin çok uzağında yaşarlardı
redfer
5.0
94% (16)
4.0
6% (1)