1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
334
Okunma

Geceydi yoktu gölgeleri
El ayak çekilmişti
Hayatın tıkanmış kör damarlarından
Hep gecenin gözlerinde kapkaraydı gölgeleri
Bir bilmeceydi adım başı yoksul sözlerinde
Dağı sırtlamış zamansız üşengeç ölüleri
Çözülemeyen gizlerinde gümbürtülerin
Fersah fersah yıldızsız göklerden süzüldüm
Mezarlık koridorlarında nefes nefese
Yanmış yolunmuş kırık kanatlarımla
Ne sabahın sızılı yollarında gördüm
Ne akşamın kimsesiz kapı eşiğinde
Çatlak ellerimde ellerimizde sefer tasları
Doldurdum siyahi kelebek ömrümce
Bahtım renginde kor taşları
Su serpin kabrimin toprağıma su serpin
Bu alev alev yanan ateş benim bedenim
Katığım budalı dallarımda kuruyan canım
Çignedigim gül kurusu ciğerim
İçip içip kustuğum endişelerimin kanlı teri
Yudum yudum zehri ruhu kayıp çaresizliğin
Her nefeste vurur suskun dilimde tütün acısı
Geçtim seherlerden ,dolunaydan yıldızlardan
Yakamozlar can çekişirken ıslak avuçlarımda
Bir şafağın kıyısında eşeledi kangren yarasını
Uzattı usulca boynunu
Tutundu dağın iki omzuna
Tutuldu sıcak bir somun ekmeğinin hârına
Aktı derelerden döküldü kızılcık şerbetleri
Ürperdi hırçın karadeniz nöbetlerde
Kayalara vuran her dalğada
Her vardiyada
Bir yorğan gibi çektim sinsi ölümü üzerime
Bir minik serçe yüreği sıçradı korkak uykulardan
Bir gamlı baykuş silkelendi viran harabelerde
Bir atmacanın gögsünde yarıldı titrek gökler
Sonra güneş doğdu bir delicenin gözlerinden
Şafak attı kendini yârdan görmedim
Göremedim
Işıdı çiçeklerim her yaprağında ben yoktum
Çoktum belkide bu dünyaya
Hepimizin değilmiydi bu mavi gökler
Bu denizler
Dağlar ovalar nehirler
Kar altında
Baharı bekleyen üşüyen kırızantemler
Yaktılar beni derinlerde
Kentin varoş bahçeleri hüznü giyinmiş yine
Yeter
Yeter artık kalmadı dermanım bıktım usandım
Dört mevsim karanlığa yürüyen benim
Gülen papatyalar kırgın
Boynu bükük gelincikler kızgın
Üzğün baktım her yere yoktu ayak izleri
Göremedim
Güneşe yol çokmu daha
Kaç kazma
Kaç kürek
Kaç yürek ister
Uzayıp giden bu raylar
Avuçlarımda çizgi çizgi derime kazılı kaderim
Dolanır boynuma bu uzayan yolda
Kaç vağon ceset ister daha tükendim
Çökmüş içime dünyanın zehirli tortusu
Ârzın dibinde yazılmış katranlı kaderime
Güne hasret atıyordu yürekleri
Her çarpıntı bin ah bana bu yeter sana
Her kazmada atan nabız benim
Vakitsiz patladı kalbim
Kürek kürek
Sobada yanan
Tutamadığın ellerim
Haydi durmayın
Isıtın ellerinizi bedeninizi gönlünüzü
Kömür karası kirpiklerimden süzülen
İsli göz yaşlarımda yıkayın ruhunuzu
İçerim göçüklerde duman duman maden ocağı
Siz yanmayın
Ben yanarım
Bu ateş benim
Yanarım evde
İşte
Okulda
Issızlığa kavrulmuş
Cehennem yüreklerde
Yanar tüter giderim kıyamete
Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ
5.0
100% (3)