22
Yorum
48
Beğeni
0,0
Puan
1017
Okunma

gardiyan tutsağı bakışlarına hüzünlerimi düşürdüğüm adam
çırpınışlarımın son anlarındayken ben, nice yeminlerin esirinde
talan olmuş âşkların z/amansız yok oluşlarındayım...
alaz bir ateşin isine mahkum yüreğimle
teninden yorgun bir savaşçı edasıyla süzülen terim
ne emeklere nişaneyken
sen yâr
sen!
hangi mevsimin izini sürüyordun bensiz?
bir dalga boyu arşınladığım suskuların eşiğinde
binlerce martı çığlıklarındayken
sesimin tınazlığında savrulmayı beklediğin ben
iklim iklim hazana sürülürken
mevsim ilkbahardı oysa
şimdi ise hiç olmadığım kadar hazanım
sonbaharın yaprağını döktüğü anlarında
ayaza kesmiş bir bulutun
cemre telaşındaki sapkın arazlarına maruz
sünepe zamanlarına ayak uyduramadığım
adını koyamadığım şeysin sen
Cennet ile Cehennem arası Araf’ında s/olduğum...
hey gidi canına yandığımın dünyası
güneşe hasret çocukların Arif’çe
hasretinden prangalar eskittiği
ve ağlak bulutların gözyaşında ıslandığım
gitmelerin en iyi varanı oldum (t)adına
kalmalarınsa hep...
Taa kendisiydim her yokoluşlarında...
ahh yâr gel, gel de...
bir buse bahar kondur tebessümle güzüme
ah edip bulanmadan gözyaşlarım hüzüne...
Kardelen
15.03.2013
Arşiv