9
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
809
Okunma
Sevgili
Yokluğunun bilmem
Bu kaçıncı günü
İçimde hicrandı sayamadım dünü
Duvarlarım ıssız
Bak penceremde sensiz
Ellerimse kaldı bak
Gidişinden beri kimsesiz
Bitecek belki diyorum
Bu hazan
Hüzün vakti yine sensiz
Kokun sinen odalarda ben
Yine dolaşacağım sessiz sessiz
İçimdeki burukluğu
Yazacak ama kalemim
Yine hissiz
İçimdeki sensizliği yenemeyecek
Ne sabahın ısıyan güneş’i penceremde
Ne karanlığa açılan akşamların
Soluk yüzü
Islak bakışlarımda
Anıların saklayacak artık gelmesende
Anılar sandığına uyuttum seni
Baharlar gelmese de, yitirsem sokaklarımı
Karışmasın artık Nisan yağmurları
Sensiz yüreğime dökülen
Bu öksüz yaşa
Hazan benim, hüzün gidişin
Bilebilirmisin
Artık Sonbahar’ın geriye dönmeyeceğini
Erguvan çiçekleri mevsimi
Çok uzak kentlere döndüğünü
Artık bir Bahar mevsiminin
Avuçlarımızda uçuşan
Kül yığınlarına
Biz
Dört kişilik kurduğumuz
O geçen kahkaha dolu mazimizden
Hiç bir şey bırakmadık
Yarınlara kalan
Şimdi düşümde cellat bir korku
Çekilen yavaş yavaş ruhumdan
İnce ince hiç bir zaman
Derman bulmayan bu can
Ne kaldı ki bende bir tek hatıran
O çok uzak bir düşte kaldı
Seninle yan yana oturup geleceği kuran
Ren nehri kenarındaki umutlar
Hiç bitmeyecek sandığım
Dünde kalan hatıra
Yağmurlu akşamların rüya kadar güzel
Muhteşem gecelerin yıldızları gibi
Parlak ay ışığı umutlarım
Şimdi bir masal
Eylül’mü verdi bana bu sabah vakti
Hüzün şarkısını dizmeyi satırlara
Yoksa yokluğunda içime oturan
Dost yüzlü düşman hançerleri mi
Gel
Dost bulamadım gidişinden bu yana
*
Günay Koçak 20.Eylül.2022
5.0
100% (21)