2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
523
Okunma

Bu karlar altındaki, soğuk paslı raylar bilir yalnızlığa itilmek ne demek
Üzerinden çok yıllar geçti bir yolcu treni geçmeyeli
Bir tren sesi duymayalı
Yoksa Sağır mı oldu pastan kulakların
Gözlerinde yaşlılıktan mı? görmez oldu
Nerede ayrılık saati birbirine sarılan sevdalılar
Evlatlarıyla vedalaşan analar, babalar
Kaderimize boyun mu eğdik? Biz
Sen söyle dört asırlık koca çınar
Yaşanmadı mı
Yaşanmadı mı? Tüm sevinçler ve ayrılıklar
Tahta bavullar ellerinde Vagonlarına yerleşenler nerede? hani
O Koca heybetinin altında Son sözler söylenmedi mi Ayrılık saati
Göz yaşlarını akıtmadı mı bir insanlık
Söyle haydi korkma Kimse gelmez artık
Ben ise kimleri ağırladım bu koca gövdemin içinde
Ne gişe memurları geldi geçti Ne yolcular hayranlık duydu bana
Misafirhanemde nice evsizler Huzurlu uykularına benimle dalmadı mı?
Ben değil miydim onların rüyalarını süsleyen
Yaşım tam iki yüz, Tadım ise tuzlu ve paslı
Ahşap geniş saçaklar, dikdörtgen tavanım
Tarihin kalıntısı üzerimde, Tarihin sayfalarına yazdırmadım mı adımı?
En güzel tren istasyonu diye
Peki şimdi! Evet kim söyleyecek Nerede o yükünü bize boşaltan trenler
Çok gördünüz belki de bir makinistin bize el sallamasını
Belki sizin için bir beton duvar, bir ağaçtık sadece, soğuk paslı bir demirdik
Hareket memurumuzu özledik biz Onun verdiği yılları verin bize yeter
Şu yan yatmış vagonu birisi doğrultsun lütfen yerinden
Onun sesi çıkmaz, acısı da görünmez
İyi tanırım ben onu, ilk buharlı lokomotifin arkasında geldi o buraya
Aramızda en çok çekilen ve en son ilk itilen o dur rayların üzerine
Ne kadar manidar bıraktınız bizi bilseniz
Yattığı yerden doğrulamayanlara acıyın
Sizi sevdiklerinize kavuşturan bize Merhamet gösterin
Gösterin ki Bizde helal edelim size Hakkımızı
Hem de sadece, Bir trenin düdük sesine.
5.0
100% (2)