Ömür takviminin delinmiş cebi
Zamanı su gibi akarken gördüm
Beşer Rabbi ile koparmış ipi
Hayvana gıptayla bakarken gördüm

Kinle yarışında düşünce geri
Beş paralık olmuş aşkın ederi
Öfke ile dolu gözlerin feri
Dokunduğu yeri yakarken gördüm

Elinden alınca her şer işini
Bırakmış şeytanlar ins’in peşini
Bahtından muzdarip yaz güneşini
Doğarken dişini sıkarken gördüm

Ne karınca mutlu ne fil ne maral
Aslan kocayınca değişmiş kural
Akrep vezir olmuş çakallar kral
Gururla tacını takarken gördüm

Hakk diyen ezilmiş bozulmuş nesep
Ne firavun eksik ne Ebu Lehep
Kardeş kalleş gibi akraba akrep
Zerkini zevk ile sokarken gördüm

Düşünce düşlerim toprağa cansız
Hızlandı yelkovan; dünden amansız
Dünyanın çivisi çıkmış zamansız
Akrebi telaşla çakarken gördüm

Tutukluk yapınca irâdî silah
Cürme cevher denmiş hevaya ilah
Yıllar önce değil... daha bu sabah
Hayallerimi âh çekerken gördüm

Umuda çarpınca atılan son taş
Hüsran ile bitti yeisle savaş
Hüzünle batarken gün yavaş yavaş
Gönül gözümü yaş dökerken gördüm

Mecit Aktürk