16
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
643
Okunma

Düşlerime ket vurulmuştu yüreğe de kilit.
Mevsimlerden arakladım ben bu aşkı
Katıksız sevdiğim değil yalan ve nefsime
Elbet söz geçirdim
Vardım yoktum dört beş
Döşeğime serilmiş oyuncaklarım
Kalantor bebekler pilli ve sevimli
Yürüyen ilk bebek bendim oysa
Ve meylettiğim hayallerim
Hayali arkadaşlarım
Sözcüklerin ırkında sazını çalan insanlar
Kimi nasıl da isyankâr
Bense pişekar duygularımla yürüdüğüm yolda
Meylettim illa ki sevgiye
Rütbemdi iyilik gönlün muradına nail sadece Mevla’m
Taş taşımadım ama yorgundum
Seferi yalnızlıkta mayın yüklü ruhun
Göğe konuşlu bulutlarına serpildiğim
Nidası yitikti insanların
Nemalandığım illa ki sevgi hoş görü
Uzatmaları oynayan dostluklar uzağımda
Dostlarım saklı içimdeki yaylada
Yaylandı zaafları kiminin
Gücüm yetmese de kendim değildim el uzattığım
Sevdiğim koca dünya ve imleci ruhun
Farz bildiğim merhamet ve vicdan
Körüklü otobüslerden indim farzı mahal
Bindiğimdi yolda kalan
İçerlemediğim kadar yoktu sözümde yalan
Eşrafım ve uzakların kara gölgeleri
Mealim nasıl ki insana özgü
Sevebildiğimden öte
Gel gör ki zaman yitti ansızın
Yatak döşek duygular sökün etti denize nazır balkonunda
Göğün kuşları ve sicimleri ayaklarına dolanan.
Endamlıydı yüreğim
Kürediğim her duygu bense elimde kazma kürek
İnşa ettim duygulardan kendime has o cennet ki
Billur sesi sevginin ve ansızın yalnız kalacağım
Geçmezdi asla aklımdan
Yakınından uzağından dahi geçmezken kötünün nefretin
İncir ağacı dikildi otağıma
Bense güttüğüm duygulardan hırpani bir bina inşa ettim
Semirense göğün kara bulutları
Aralıksız yağan ve zamandan arda kalan
Zanlara tutuklu yüreğim
Durduk yere kurşunlanan benliğim
Kaydığım o eksen ki
Bilemedim kuyruklu yıldız olduğumu
Ne de olsa hatırşinas bir Gül’düm
Dikenlerine takılı aklım uçuşan saçlarım
Kelebek mizaçlıymış oysa insanlar
Kardığım ve kandığım her yalan her sözcük
Endamlı misafiriymişim meğer
Hayal kırıklıklarının.
Kırıcı olan vuruşlar
Teyakkuzda dünya
Seferisi sandığımın
İçinde saklı naftalinli gülüşler:
Yakut gözyaşlarım
Yaşardığı yeşerdiği kadar mevsim
Göğün bıçkın delikanlısı adeta kâfir
Mümin olmanın meali nasıl ki tılsımlı bir günce
Güvendiğim kadar da yüzümde açan güller
Depreşen hüznünse sadık neferi
Bilemedim oysa yalnızlığın dostum olacağını.
Yalın bir seyir
Sevebildiğim kadar insan ve erk
Erebildiğim en yüksek rakım
Konuşlu olduğum bulut ve ruhuma takılı ufuk
Uğruna ömür harcadığım dostlarım
Şirazesi kaymış bir kez benliklerin
Şiarımsa illa ki sevgi
Ulaşabildiğim kadar uzaklara
Yakın bildiğim nice insanın düşürdüğü tuzaklara
Serptiğim gözyaşım ve eksik etmediğim kadar niyazımı
Nazıma sadık bir seferi
Nazenin yürekte dökülenleri
Yine bana sunan evreni
Nasıl da sığdırdım küçücük yüreğime ezelden
İtibar görsem ne görmesem ne?
Kinayesi dinmeyen bir bilinmez ki
Sevdiğim kadar hayatı ve insanları
Yüreğimdeki sonsuz kat izi ile
Sükût nasıl ki ikrardan
Elbet sessizliğime namzet şiirlerim ve dualarım
Duayeni olduğum kadar duyguların
Yırtık bir duvaktı gök kubbe
İçine saklandığım kadar gözümü sakındığım
Kimse içimde başka yeri.
Delişmen rüzgârsa muadilim içime ters içtiğim
Bazense tersten okuduğum bir hikâye misali
Nice minval izini sürdüğüm
Varacağım yer de belliydi ilk günden
Varsa yoksa yüce Mevla’m ve bana bahşedeceği
Hidayeti beklediğim yürekten
Elbet yürekten yüreğe kurduğum her köprü
Günü gelene kadar üzerinden geçeceğim
Sırat Köprüsünün de adeta dünyada saklı izi
Gönül kubbem ve okuduğum her sure
Sureti kati yalan ve riya yok iken yüreğin kitabında
Kutsal kitabın izini sürdüğüm kadar
İlahi Aşka meyyal duyduğum her sevgi
Yeter ki taşısın beni cennete
Çektiğim acıların ödeyeceğim bedellerini bile bile
Vaz geçmedim sevmekten
Kazandığımsa çok şey saklı dilek taşımda
Rabbime meylettiğim aralıksız ne saklıysa yürek kubbemde…
5.0
100% (20)