7
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
995
Okunma

İçimde yaralar açtı gidişin
Ve dudaklarımdan sana seslenir :
Cahit Sıtkı’nın mısraları :
’’Günlerden sonra bir gün
Şayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarların nehirlerin
Kuşların sesinden
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabrimde böceklere ezberletirim
Güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi
Gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.’’
İçim şimdi öyle bir mahşer ki
Senin yokluğun ve içimin mahşerinde
Ben nerelere düşmüş seni arıyorum
Bilemiyorum ...
Acaba o mahşer geldiğinde
Bu acılarla ; o mahşerin şiddetini
Duyarmı ki kalbim
Ve içimde kıyılan sokaklarım.
Sanmıyorum...
Bu mahşerden sonra başka mahşer tanımam.
Yürek sesimde bir eski plak dönüp duruyor
’’ Ne zaman geleceksin ’’
Mektuplarını okuyorum ; ve yeniden yeniden
Döküyorum sıcak gözyaşlarımı ...
Evet , evet !
Ne zaman geleceksin ...
Artık iyi hissetmiyorum ...
Dayanamıyor kalbim yokluğuna.
Ağlıyorum... göz yaşlarıma engel olamıyorum
Dünyam sessiz ve karanlık ...
Gel aydınlat dünyamı nurlarınla
Güneş ısıtsın artık
Donmuş tüm hücrelerimi.
Üşüyorum... bu üşümüşlük senden geliyor.
Gel ! baharım ol, gülen gök yüzüm
Nil’im, Fırat’ım, Züleyha’m
Yusuf ayrılıklarını unutalım
Çıkalım karanlık kuyulardan.
Ayrılık !
Bir kasırga oldu çatımda
Dinmedi hasret ıslıkları ile penceremde
Siyah gül istedim senin için
Onu da gönderdiler ...
Yine gelmedin ...
Her sabah onunla konuştum senin yerine
Göz yaşlarımla suladım
Sen diye okşadım öptüm yapraklarını...
Güller açıyor soluyor, tekrar açıyor
Sen yine yoksun, yoksun !
Elimden düşmeyen kalemim
Ve sana şiirlerim ;
Bitmeyen susmayan şiirlerim
Ağlayan mısralarım , şarkım.
Ve her şeyim göz yaşım...
Papatya toplamışlar bana
Onları da aldığımda yine yıllar öncesine
O yıllar öncesi aslında o kadar uzak değildi
Papatya topladığımız o bahçe ...
Ve tüm sevdiklerim sen hep birlikte
Ne çok eğlenmiş mutlu olmuştuk.
Bilemezdik kapkaranlık ayrılıkların
Gözlerimize hasret iğnelerinin
Diktikleri yama yama yokluğun.
Bilemedik mi acaba o günlerin kıymetini ?
Nereden bilebilirdik ki ;
Şeytanlar kara tuzaklarını kuruyormuş da
Başımıza, haberimiz olmamış.
Bilseydik ; o kahkaha dolu leylak mevsimlerini...
Nefes nefes doldururduk
Hiç bitmemecesine ciğerlerimize.
Onlarla avunur beklerdim
Sabahlarımda seni ...
Şimdi o resim karelerindeki sessiz
Kahkahalarımızla avunuyorum.
Bir an ruhum uçup o zamana gidiyor
Unutuyorum mekanımı, adımı ve beni
Unutuyorum.
Bitse bu korkulu zamanlar
Ve sen gelsen ...
*
Günay Koçak 15.05.2022
5.0
100% (23)