bu sabah zihnimde sıralanır heyecanlar silsilesi
kalbimde inceden bir rikkat
çoğu zaman temas etmediğim nice elzem husus
aklımı meşgul eder durur
içim içime sığmaz
öpülecek bir anne eli
harçlık verilecek bir çocuk
hatırı sorulacak bir büyük ararım

yitik…
mutlu kılanlarım
silik boş kağıtlara dönmüşüm
anılarım ağıt sütunlarında kırılı
kavruk baharlara dökülür gözyaşlarım

kalbin en dar kapısında oturup
ruhumu şerh ederim hep
unutulurum çoğu vakit
esir kentlerin mahpusları gibi
puslu sokaklara serpilir fırtınalı akşamlar
göz kapaklarıma kan vurur süveydalardan

ışıklar dökülür yüreğime yakamozlar misali
cümlelerim asırlık bir arayışın rıhtımına demirler
kalbe mühürlenir ıssız yalnızlıklar
ayak izlerim kumlar üstünde
birbirine karışır en azgın dalgalarla

her akşamüstü yağmurlar büyütürüm
her solukta biraz daha isyan
biraz daha öfke
biraz daha sızı
biraz daha…

kayıplarıma hayıflanırım
leyli renklere bürünür gurup
bezirgan parıltılar düşer çehreme
kendi içimde yaşarken
hayal içinde alıp başımı giderim

eskilerden
bir tavır ,bir söz
bir duygu bestelenir zamanın notalarında
perde açıldı mı bir kez
koşar gelir gönül coğrafyama
hüzzam nağmelerin tınıları

avuçta kor ateşi tutmaktan çok daha zor
fikrimin ince kıpırtılarını avutmak
cebimde bir hasret
nefes içinde yer ve zaman
şuuruma yüklerim şekli değişen her şeyi

nerede şimdi
o eskilerim..
ötesi hayal, aslı serap düşüncelerim nerede
o zemini kor geceler ah…
o önceki yaşadıklarım nerede

redfer