7
Yorum
59
Beğeni
0,0
Puan
1473
Okunma
bir sözün. oldukça kalbi. yok olmaktan korkma.
belki de
bu son sarılışımızdır Martha
çünkü
özel olarak sevildik
değerlerimiz sıcak ve eskimiş
o yüzden sana bunları salonun en güneş gören yerinden yazıyorum
dereotlarının yaşama sevincinden
afallamış hissedebilirim
ellerim şaşırabilir
sanırım. sahip olduğum o ilk bakışmayı anımsıyorum
yataktan fırlamış bir kalbim var. diyorum
hatırlayışın sesini boğazımda temizlerken buluyorum kendimi
gözlerimi böğürtlen reçeline bulaşmış parlaklarımla buluştururken tatlı görebilirdim her şeyi
ama. korkuyorum
burada bitkin bir yara var Martha
sonsuza kadar bitkin
ölene kadar dimdik
hadi
son şarkımızı hazırla
ilk. kalbin duvar olur ya hani
sonra da duvardan duvara susmayı öğrenirsin
çok yaşayıp
beni sonsuzluğa taşıma Martha
gözlerinin içindeki gitmelere zamanım yok
sevmek. sevilmekten çoğalan bir tabiat
içimde vaziyet alan araziler var. üzerinde en sevdiğim ahşap çiçekler
oysa ben. seni bildiğimden beri ağaç olmaktan yorulmadım
sırtının yakasında biriktirdiğin her hayat. burnunu çektiğin her kelime
düşünmek için kullandığım tekli koltuğun vizon renginde yaşlanıyor
kalbini tutarak dinle beni
kapını çalarlar birazdan
film biter kaldığı yerden
insan durmadan büyür. büyüdükçe inceldiği yerden aşınır. dertlerin fenalaşır
susmayı diline tutuşturur. o nazik dilin
yırtık pırtık kalırsın bazen
kapılar çürümeye yakınlaşır. uçuşur bilmediklerin
ağırlaşan bir aşk hikayesine dönüşürsün ayakta kaldığın müddetçe
havaya düşen orman
ayaklarına dokunan yabani otlar
seni senden çıkarır. usulüne göre yaşamaya devam edersin
aslına bakarsan
kahrolan bir et yığınıyım
her daim güçlü değilim
öyle sandığın gibi zayıf da sayılmam
biliyor musun
vedalar. fesleğenleri zeytinlere emanet ederek başlarmış
şimdi son vedanı gülümse
zira
ben düşkün biriyim Martha
sözüne
diline
yüreğine düşkün biri
durmadan düşen biri
hadi
çal şarkımızı
.