Eskiden
Evvel zaman içinde kalbur saman dışında
Yıldızlarda sessiz bir nur olurdu eskiden. Bir çift kumru beklerdi sokağın en başında Gözlerinde mutlaka kur olurdu eskiden. Şükretmeyi bilirdik rızkımız azaldıysa Dört kişi bölüşürdük üç kişilik kaldıysa Hele bir de masada bir garip yer aldıysa Evimizin kapısı sur olurdu eskiden. Ne boş hayal kurulur ne Hızır beklenirdi Eksilenin üstüne yenisi eklenirdi Ne kapı çarpılırdı ne evlat diklenirdi Babanın tek bakışı “dur” olurdu eskiden. Mahallede birinin canı yansa bilirdik Kim kimin efkârına zor dayansa bilirdik Kim ertesi sabaha tok uyansa bilirdik Komşunun aç kalması zor olurdu eskiden. Kaldırımın üstünde, boyacı sandığında Fırçalar bir sohbete gelip dayandığında Üç yıl önce göç etmiş bir dostu andığında Yüreğimiz sımsıcak kor olurdu eskiden. Yani sevip üzülen, yanılan dostlarımız Hep burada kalacak sanılan dostlarımız Her masada hasretle anılan dostlarımız Olmadığı yerde de var olurdu eskiden. Oysa şimdi gidenin dünü yok yarın eksik Yaşadığın an tamam güne yararın eksik Ocakta harın eksik Mart’ta baharın eksik Böyle hayat bedene dar olurdu eskiden. Hasılı, okyanusta yaşayıp nehir yazmak Gökyüzüne sahipken küçük bir şehir yazmak Kalemini doğrultup böyle bir şiir yazmak Şairine çok büyük ar olurdu eskiden. |
Sağlık gönülden tebrik ederim saygılar sunarım