26
Yorum
45
Beğeni
4,6
Puan
918
Okunma

İzinden gittikleri, bir söz etmişti hani:
’’Bal tutanlar iştahla parmak yalıyorlardı.’’
Oturmuşlar kovana, ellerinde bal gani...
İnsanlar bakıp, bakıp saç, baş yoluyorlardı!
Az mı götürdük diye, hiç yorulmayın boşa
Siz buyurun biz nolsa, geliriz koşa, koşa!
Yoksulda değişen yok, her şey aynı biçimde...
Sorunca hâlimizi, diyorlar: ’’Hele durun! ’’
Halkın gözüyse yalnız, geçinmekte, geçimde
Biz yerde sürünelim, siz hep vurgunu vurun!
Odun, kömür devletten, ne var ki böyle kışa?
Siz ’yola devam’ edin, biz hazırız alkışa...
Onlar ne derse doğru, bize mi sorulacak?
Biz ne biliriz ki de baştakiler dururken?
Geçtikleri yerlere halılar serilecek,
Bize çamurlu yol çok, erk saçıp savururken!
Bir de anket yaparlar, basarak nette tuşa
Renk, renk yazar, çizerler, boya koyup kartuşa...
Akılsız ayakları, kocaltan hep yollardır.
Başımıza gelenler, bize, bizden hediye.
Yeni bir hâl değil ki, biz böyleyiz yıllardır!
Gelen bir emzik verdi, ağlamayalım diye.
Açtırmıyorlar ağzı, seçilince tek başa
Biz bu yoldan daha çok gideriz paşa, paşa...
İthal inekler geldi, ip koptu, dağa kaçtı!
Çıkış kapılarını, hep yandaş medya tuttu...
İş yerleri göl idi, gelen “Anguslar’’ içti.
Dağı çiftçiler ekti, yandı, kül oldu, bitti...
Vekilin işi tamam, halk hasret kaldı işe
Seçilenlerin hepsi, sevincinden dört köşe!
Billâhi çok gerildik, enerjimizi alın!
Yoksa fay kırılacak, yurt olacak toz duman!
Rahatlatın milleti, kalabildikçe kalın...
Türk milleti de olsun, sayenizde şaduman.
Bu güzel kelimeler, gitmez olur mu hoşa?
Şu hâlimize bakın, mey siz döndük sarhoşa...
Şimdi, çılgın proje asılıyor her yere!
İstanbul’ a bir ada, iki de yarımada...
Erkân hep anlatıyor, göğsünü gere, gere
Baki kalan kubbede, onlardan bir hoş sadâ.
Bir kanal yeter mi hiç, bu kadar çok yandaşa?
Bence hiç gecikmeden, soralım vatandaşa!
Konuşan bir Türkiye, halkın tek hayaliydi...
Yerden kulak çıkınca, herkes sesini kıstı!
Millet sanki dut yemiş, bir bülbül misaliydi.
Oysa geçen yılların, icraatı nakıstı!
Konuşmak haddimiz mi, bir şey demedik hâşâ!
Velinimetimizsin, padişahım çok yaşa!
Antalya-2011/05
Halil Şakir Taşçıoğlu
ÜSTATLARDAN:
Onların bir suçu yok, söyleyerek geldiler...
Parasını verene yurdu satarız diye
Bırak, kanun yasayı, mukaddesi deldiler
Orda Aslanlar vardı(!) hepsi döndü kediye
Rahmetler okuttular liberale, liboşa
Avene mi?.. Uyanmaz, beyhude, çaba boşa........................Alibaba
Soydular soydurdular, dibini sıyırdılar
Aslında hiçbirinde ne din ne iman vardı
Yaptılar lime lime, milleti ayırdılar
Ne kadar bölünürsek bunlar onlara kârdı
Biraz karnımız doysa kan doğruyorlar aşa
Gözler açılır diye düşüyorlar telaşa..........................................mirim
Ağlayana emzik yerine tuttu fetöyü verdi
Zam halısını milletin ayak altına serdi
Mengene olmaz deyip çelik halatla gerdi
Burun ucundaki balla yaşıyor garip maşa
Eli mecbur haykırır yanındayız çok yaşa.................................saiirim
Yüreğinize sağlık çok değerli Üstadım
Gidiyoruz düşmeye günbe gün koşar adım
Ne hikmettir bilinmez milleti anlamadım
Koruyan mahpus oldu, çalan namlı bey oldu
Beylerin sayesinde tarla tapan ev oldu
Bütün köyler kapandı şehir koca köy oldu
Yemeyen aptal oldu yiyen şanlı bey oldu
Ola ola sonumuz en son mahpusluk oldu
O beyler toparlandı koca koca dev oldu
Kötüye bir şey olmaz olan millete oldu
Kusurumu bağışla, fakir; cahil toy oldu...........................türkü diyarı