0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
504
Okunma
TARİHİN ÖNÜNDE BİR DAMLA GÖZYAŞI
Depreşir sinemizde asırların sancısı
Gün var mıdır gönül gönü le konuştuğumuz
Bizi o öksüz yollar ,horlanan tarih anlar..
Tarihin hür kalbiyle ağlar kutlu koşumuz...
Hürriyet türküsünü söylerdi nal sesleri,
Garbı köhne bağrına bir dağdı vuruşumuz,
Ordu ordu sefer..
Devlet kurardı özü inanç olan hamurumuz...
Hisarlar ,kalalar dikerdik zulmün kabaran gölgesine
Çalışırdık hakan başta omuz omuz...
İlim dergahında kalem tutan eller,
Serhat illerinde gürz , kalkan tutardı
Nerde zulmün içtiği gözyaşı varsa
Orda biz varız derdi demezdi yorulmuşuz,
Biz horlanan tarihin kucağında doğanlar
O kutlu emekleri katranlara boğmuşuz..
Garp yelinin efsunkar büyüsünde büyüyen dimağlarla,
Öp öz tarihimize kanlı bıçaklı olmuşuz,
Gördük sırt sıvazlayan ,kir taşıyan elleri
Ufukların gizli esaretini yudumlarken kaç asır,
Suç mu bizim bu çağda masumca doğuşumuz..?
Ağlamak kubbelerin gölgesinde ağlamak,
Gidip gelmeyen erler bize ne diyecekler,
Yıkadık biz tarihi kaç asır göz yaşıyla,
Dirilse de bir baksa muhteşem fethin yağız erleri,
Kemirilmiş beyinler ,baykuş tüneği vatan.
Yaşı silinmeyen dul yetimler görecekler...
22 Nisan 1976 Ankara
Musa DOĞRUER