5
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1178
Okunma
"korkulu ve yalınayak
irin gibi kesif
hiç gibi sakat
doğmuş olmalı düşlerim..."
ne şiirdir ne kefaret yazdıklarım
çalakalem, ekmek parası...
dün yediğim simidin sızısı
azı dişimde
serin ve martı çığlıklı bir ağrı...
mai’si, siyah’ı birbirine karışırken
bir baran-ı dürr-i güherdir başladı
ve neden sonra böyle oldum
beynimde şimşekler çaktı...
ne olduysa aynaya baktım da oldu
aslında pek hazzetmezdim suretimden ki,
bir tanımamışlık belirirdi içimde adımı söylerken...
hiç sabah çiği düşmüş gözlerim olmadı
senin gibi...
her ağustos İstanbul’da kavruldum yeniden...
duvarların ardı sıra geliyordu vapurlar
geri dönüyordum hep, bu sefer dönmeyeceğim, derken...
handiyse ağlayacağım tutardı eylül gecelerinde
hele anlatıyorsa dolunay bana geceden,
uykusuz yüzüme şamar gibi inen sözlerinden,
ağlıyorsa gölgeler
yalınayak
ve korkak
inceden...