4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
583
Okunma

Ateş sancısı sardı kapısı kapanan asırlara
Bilmem kaç yüzyıl önce bu doğum sancısı
Demir dağı postlara sardı, çıkmak için ardına
Işığı gösterdi uluyarak Gökyeleli Kurt Ana.
Tanrı dağlarının vadisinde gür ateşle taştılar
Özgürlük ateşini tutuşturup Urala yol aldılar
Derin vadilere kanat çırptı kara pençeli kartallar
Aydınlatarak, ısıtarak geceyi böldü Gök Börüler.
O ateşten bir kız doğdu ak tenli ala ceylan
Saçları her mevsimin umudu, gözleri gece
Çeliktendi yüreği ve Ateştendi sözleri
Bakışları Kurt, vatanı Turan, Oguzdandı töresi.
Koşturuyordu tulparını dörtnala Hazara
Yüce bir davanın doruğundan kalkıyordu şaha
O kızı görende ay secde ederdi çehresine
Bini bir, biri binlere bölen yüreğinde ulu ece.
Yıldızı olmayan gecelere doğardı karanlıklarda
Ya güneşti yıldızları solduran puslu havalarda
Yada karanlıkta yörüngesini aydınlatan pusula
O ateşin pişirdiği güneş ve karanlığın kızıydı
O bozkırın ateş çiçeği, saçları tulparlara yele
Obaların kuzel yıldızı, hem gündüz dü hem gece..
NOGAYTÜRK
5.0
100% (7)