1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
681
Okunma
MEZOPOTAMYA (Kan Kızıl Bahçe)
Bir varmış, bir yokmuş
Kalbur saman
Zaman zindan içindeymiş
Ben
Gökyüzünü yamamaya giden
Dedemin, dedesinin…
Saptan, samandan yapılı
Ve yıldızlara asılı
Beşiğini sallar iken
Rivayet odur ki
Bütün dinlerin ilk peygamberi
Âdem’in oğulları
Kabil’in Habil’i
Öldürmesiyle başlar
İlk kavga, ilk cinayet
Kanla yazılır tarihin ilk sayfası
Büyü bozulur
Al kızıl kanlara, günahlara
Bulana bulana
Akar olmuş bütün zamanlar
Dicle, Fırat ve Asi gibi
IrmaklarınTanrısı
Peneus’un kızı Defne’nin
Kısraksı belini saran saçları
İncir, üzüm, fıstık bağları
Ölümsüzlük ağacı zeytinler, zakkumlar
Hıtmiyeler kan ağlar
Babil’in Asma Bahçeleri
Kan kızıl bahçe
Çöllerin gelini Palmira
Bağdat – Şam - Ankara
Her şafak firari uykularından
Güneşi doğurmaya
Ölümün soğuk sessizliğine
İhanetin iktidarına uyanır
Bir mitos, bir efsane
Mezarları Tewerik
Yazgıları kömür karası
Begê Samur’lar
Ocaklarına şivan düşmüş
İçlerine kan doğranmış
Ciğergah olmuş
Hep kahır, hep kasvet yüklü
Bu coğrafyada kadınlar
Soluklarını kesen korku dolu
Sütleğen sarısına dönüşmüş yüzleri
Asırların yorgunluğu
Bütün zamanların zulmü çökmüş
Acıya, ağıda kesmiş
Baldıran zehri gülüşleri
Feri tükenmiş gözleri
Mezopotamya’nın kadim Halkları
Hiç gelmeyecek baharları
Umut dolu gözler dört mevsim
Safran kesilmiş memelere sarılır
İnsanın içine, iliğine işleyen
Ürkek, masum, şaşkın
Yuvasız kuşlar gibi her biri
Güleç yüzlü bahar bahar
Mezopotamyalı Aylan’lar
SEVGİLİ DOSTLAR, CAN GİBİ CANLAR!
Bu şiiri, tüm Mezopotamyalı Kadınlara ve Bebelere armağan ediyorum.
Haziran 2016 / Antakya
5.0
100% (2)