Ömür dediğin aşkı gördüğün kadar,
Gerisi yaşamak sayılmaz ki......

Gel; Geceyi aydınlatan ışığın sızıntısında,
Gölgemizi düşürelim birikmiş yağmur sularına,
Ay ışığı huzmeleri arasından,
Sevişen ellerin yansıması vursun
Kaldırım taşlarına.
Sarılsın birbirine masum duygular,
Ayrılmasın.

Gel ki;
Gönül türkümüz yankılansın,
Kaldırım taşlarından uzayan çiçeklerden,
Sen romantik şarkıları seversin,
Bense aşk türkülerini,
Tutuşsun ellerimiz,
Aşka hasret sokaklarda.
Gel; Dolaşalım

Sessiz sedasız geçen ömür uykusundan,
Sevda çığlıklarıyla uyanalım kol kola,
Öyle önünü arkasını düşünmeden,
Bağrı yanık âşıkların türküsüne dalalım,
Aşk teğet geçmesin üzerimizden,
Gerekirse ağlayalım,
Ağlaşalım….

Gel oturalım soframızın başına,
Tarumar olsun tüm geçmişin izleri,
Ne sen acılarını hatırla ne de ben,
Serelim orta yere gönül soframızı,
Açlığın acısını unuttururcasına,
Sevdanın tadını yaşayalım.
Gel Aşka engel tanınmayacağını,
Anlatalım halden anlamazlara.

Gel;
Geceyi aydınlatan ışığın sızıntısında,
Gölgemizi düşürelim birikmiş yağmur sularına,
Gel; iliklerimize işleyen sevdanın kokusunu,
İçimize çekelim.
Sabahı beklemeden, dalalım aşk bahçesine,
En güzel aşklardan çiçekler toplayalım buket buket,
Papatyalar senin,
Sardunyalar benim olsun,
Gel ki; aşk ölmesin ruhumuzda

Erdal EBEM