(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
uğrarım bazen bir meçhulde bıraktığım avazımın yanına sahiplenir yüreğim tüm yaşanmışlıklarımı bu yüzdendir kayıp acılarımın peşine düşmüşlüğüm bu yüzdendir kırık çerçeveleri tamir etmemişliğim
bilmem hangi yönümün doğrusu sensin ne yana baksam orada varsın konuşuyorum sessiz gevezeliklerimle çoğullanıyor telaşlı üzüntüm geçiyor vakit küsüyor bana aynam tesellim olur eğer bir kez anlaşılırsam aşk onarır elbet bir gün kalbimi gülümserim belki ben de o zaman
diyesim geldi şiirini okuyunca...
benim de çok konuşmuşluğum vardır yüreğimin en deriniyle... bilirim ki bir insanı en iyi yine kendisi anlar...sorguladığım eksik yanlarım tamamlanır mı bilmem zaman akıp gidiyor hızla.. Sonra bir kabullenme dönemi başlıyor olduğu kadar olmadığı kader diyorum :)
ne güzel dökmüşsün içini sayfama. belli oturmuşuz bahçedeki sedire, elimizde ince belli bardakta çaylarımız dertleşmişiz.
demişim ki sana; insanın önü sonu yalnızlık! hiçbir şey olmasa bile yastığına başını koyduğunda, kendisiyle başbaşa kalıyor insan ve o an başlıyor dertleşme hâli. ki ne garip kendisine bile anlatamadığı, itiraf edemediği ya da kabul ettiremediği duyguları oluyor.
ve ne gariptir ki; ne kadar yakını olursan ol, 'canı' gibi hissetsen de kendini, yeri geliyor onun 'içinin canında' dolaşırken, bir duvar çıkıyor karşına küüüt çarpıyorsun duvara. o çarpma hızı dışına fırlatıyor seni, içinden atıldığını hissediyorsun, yakını-ailesi olmadığını fark ediyorsun. bir 'tanıdıktan' hallice bir 'yakın' sadece.
arkasında "yakinimdir" yazılı bir hamili kart ile 'içinin canının' kapısının dışında kalıveriyorsun.
hayat çoğu zaman diyor ki insana; "mutluluğu ve huzuru dışarıda arama. başkasında değil, eşyada değil, parada değil mutluluk senin içinde.
ve güven... hani o sıkı sıkı tutunduğumuz güven duygusu var ya sevgili Ebru, insan bence önce kendisine güvenmeli....
ne güzel dökmüşsün içini sayfama. belli oturmuşuz bahçedeki sedire, elimizde ince belli bardakta çaylarımız dertleşmişiz.
demişim ki sana; insanın önü sonu yalnızlık! hiçbir şey olmasa bile yastığına başını koyduğunda, kendisiyle başbaşa kalıyor insan ve o an başlıyor dertleşme hâli. ki ne garip kendisine bile anlatamadığı, itiraf edemediği ya da kabul ettiremediği duyguları oluyor.
ve ne gariptir ki; ne kadar yakını olursan ol, 'canı' gibi hissetsen de kendini, yeri geliyor onun 'içinin canında' dolaşırken, bir duvar çıkıyor karşına küüüt çarpıyorsun duvara. o çarpma hızı dışına fırlatıyor seni, içinden atıldığını hissediyorsun, yakını-ailesi olmadığını fark ediyorsun. bir 'tanıdıktan' hallice bir 'yakın' sadece.
arkasında "yakinimdir" yazılı bir hamili kart ile 'içinin canının' kapısının dışında kalıveriyorsun.
hayat çoğu zaman diyor ki insana; "mutluluğu ve huzuru dışarıda arama. başkasında değil, eşyada değil, parada değil mutluluk senin içinde.
ve güven... hani o sıkı sıkı tutunduğumuz güven duygusu var ya sevgili Ebru, insan bence önce kendisine güvenmeli....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.