5
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
626
Okunma
Kızılın en dökümlüsüne bakarken
İyi şeyler düşünmeli yüzler/
Koşan atlar/
Uçurtması ağaca geçen eller/
Mavi korku
Karanlığın son baharı
Bu yüzden kıyamıyorum aklımın ihtiyar doğumuna
Yarım kalmışlar gibi toprağa düşen taneler sızlatıyorsa rüzgarı
Muhakkak kar yağıyordur
Ve şehir kısık ateşli ışıktır
Dilsiz pencerelerse mısraların koyuluğunda ölü bir yeşil.
-çekin çocukları kenarlara-
Gözümün içine durmalı mesela
Yürüyen mavilik
Ki,suya döndüğünde gemileri batmasın aynaların
Düş nöbetleri yıldızlar çişeliyor ağaçlara
Islak vakit çiçeğe döndüğünde ağzını
Gece ayakta en güzel söğütünü açıyor
Her gün bir parçaya dalıp karışıyoruz sırrın güneş vuracak toprağına..
Uçurum güz ’ü bir dalın olgun bekleyişleri
Asılı kapı
Hem şarap tadında
Hem hiçlik
Testiye saklı içimlerin ıslıklı selamları daha güne kurulmadan
-beni görebilecek mi onlar-
Alnıma vuran bir şeyler sallanıyor
Bulut mu
Gümüş mü
Duvarda çıplak bir
kıyı..
Kızılın en dökümlüsüne bakarken
İyi şeyler düşmeli avuç içine nar renginde
.........
5.0
100% (11)