3
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
770
Okunma
ağlamalı muhakkak
çıktığımız gecelerin sükut-u tenhasına sessiz semâ..
uzattığında kollarını boşluğa
sesinde birşey var biliyorum
nazarına yollar titrer
pırıl pırıl damlalar
dalgın bütün
zulmetler..
bir kulaç sen
bir kulaç ben
çevir başını gülen karanlığa
gözleri sisli çehre
adımın harfleriyle dolaşır yeryüzünü
zemininde uyuyanlar elbet bilir
o kızıl dalgalı çölün makberini
ışık gölgeli tanelerin müebbet rengi
nehirleşen sarı dumanıyla
dağılır göğün dalından
yanar gizli sihir
titrer kasidesinde yaprak
ervah’a inen ağaç dudaklarında
gümüş fısıltılar
gözlerimin yüreği dem çeşmesi
susuzluğun köklerine değişen mevsimler
ölür gibi uyanmanın yetimliğine açılan kapılar..
elbet erir kar
yalnızlığımda kitaplar ve
İnsanlar..
-ne kadar ıslansam o kadar iyi
yağmurun zikrinde ısrarlı kader-
sabrın koyaklarında cilveleşen çiçekler
gamzelerken yüzümü alnına
eteğimde dansa kalkan kuşlar
aydınlığın yaşına yeniden doğar
derinliğin aynasına öyle haz aşk.
gecede iyi görünen kamer
gözlerimin içinde ne var biliyorum
yüreğimin bakışında seyre dalan
kızıl dökümlü lisan
Ve
güneşin yalnayak çocukları
......
5.0
100% (9)