yaz koptu ayrı yönlere dağılan rüzgarlarda saçlarımın kımıldanışına tanık dokunmalar beni şarkılarından düşürdü/ ışıklarından...
ötelere gittim ve biraz daha şehirler geçtim yorgun çatlak bedenimde yaşlanmış tarih soğuk geliyor yeni doğmuş gibi yaslan kendime bir ağaç daha kanarken
gecenin kıskacında güneş içimdeki çocuktu hapsetmeden önce ırmakları gözlerimin tonuna... yüzümü toprağa gömen masalın uykusuzluğunda akşamları susarım deniz ölü şairler toplar karanlık bulutlardan özlerim kar balkonlarından umudu boyna genişleyen yara içimde büyüyen acı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Acılar hangi ağrıya tercüman? Bir yaz ortasında öğlen vakti, bir yaz ikindisinde yağmur... Bu satırlar dökülür sadrımdan acıların yerine... Ben unuttum seni say, unuttum mu gerçek? Dağlar dillendi, nehirler çağladı ve yağmur... Söz söz oldu, göz göz oldum, ahval... Eski bir yaraydı kanayan... Çok saygımla.
Günümün değil günlerimin şiirleriyle gelen tatlı Tesbih'im benim, can kardeşim her şiirin bir birinden güzel... Çocuk yanımı sende bulduğum, hüzünlerimi sende damıttığım, Karanlıkları gölgeleyip ışığını huzme huzme yüreğinden yüreğimize akıtan güzelliksin. Yine her mısran berceste manidarlığında harika bir yürek sesiydi can. O gül yüreğinden süzülüp gelen kalemini ve seni sevgiyle öpüyorum..
Şiir penceresi ve balkon, dış dünyaya açılan ki ayrı öge. Sözcüklerin rengi de, tadı da, gölgesi de orada şekilleniyor, orada nefes almaya devam ediyor.
Orada kalıba giren sözcükler sizinle göz temasına geçiyor, tesiri altına girdiğiniz şeyler sizi pencereden dışarı, yani şairin kendi dünyasına kendi çerçevesinden bakmaya teşvik ederken, balkon kapısı sizi ferahlıkla buluşturacak seslerle gıcırdamaya başlıyor.
Rüzgâr fısıldamış, hadi gel demiştir birkere.Hadi gel de seyret gül tepelerini.
Kulak asmamak mümkün müdür acaba!
Gördükleriniz, duyduklarınız ne kadar da özgün değil mi.
Nasıl sevilmiş, nasıl okşanmışsa kelimeler, şairine biat ediyor kaleminin müptelası oluveriyorlar birden.Ondan başkasına tango yok. .............
Şairin hemen her şiiri orjinal söylemlerle dolu.Çoğunluğuna ilk defa şahit olduğunuz tasvirler bulunduğu mekâna nasıl da güzellik katıyorlar, nasıl da onur bahşediyorlar değil mi.
Her biri birbirinden değerliler.
"Kar Balkonları" ilk defa duyduğumuz " hımmm" dedirten bir söylem. :)
"Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır" demiş Chateaubriand..
Balkona kar yağdıysa yürek üşüyor demektir.Yurek üşüdükçe temizleniyor, vuslat diye şakıyor demektir.
Anlam, kar tanelerine sızmış iyice yoğunlaşmıştır.Onun da kendine has güzelliği kendine has bir gòrselliği var.
Aynı zamanda şiir, kütlelerin göz göze gelip terlemesi, kâh yağmur kâh kar olup yağmanın günlükleridir.
Zamansızlık, zamana karşı bir başkaldırı havası, yogunluk, özlem tutanakları gittikçe genişleyen yaraların acısı ve yalnızlık..
Ses veriyorum bir çağlayan gibi vadilere Sesimi de al gel Mevsim tanelerinden bir ilkbahar çal da öyle gel der gibiydi.
Rastlantılar ya da ilham Yaşanmışlık hikâyesi ya da kurgu her ne olursa olsun ..
Tesbih'cenin şiir atölyesinde duygular muazzamlıkla işleniyor, harikalık cilasıyla cilalanıyor, gül oyasıyla selamlatıyor günü.
Ve güneş ve çocuk .. Gecenin sağır boşluğunda sancılarını da alarak yanına Yine doğacaktır elbette, Nisan kokulu yarınlara.
Kocaman tebriklerimle ve tebessümle.
-Ramazan Boran tarafından 7/27/2021 4:45:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
gecenin kıskacında güneş içimdeki çocuktu hapsetmeden önce ırmakları gözlerimin tonuna... yüzümü toprağa gömen masalın uykusuzluğunda akşamları susarım deniz ölü şairler toplar karanlık bulutlardan özlerim kar balkonlarından umudu boyna genişleyen yara içimde büyüyen acı
Günün güzel şiirini kutlarım şairem. Sevgilerimle...
yaz koptu ayrı yönlere dağılan rüzgarlarda saçlarımın kımıldanışına tanık dokunmalar beni şarkılarından düşürdü/ ışıklarından...
ötelere gittim ve biraz daha şehirler geçtim yorgun çatlak bedenimde yaşlanmış tarih soğuk geliyor yeni doğmuş gibi yaslan kendime bir ağaç daha kanarken
sabah ölümle başlıyor..
gecenin kıskacında güneş içimde ki çocuktu hapsetmeden önce ırmakları gözlerimin tonuna... yüzümü toprağa gömen masalın uykusuzluğunda akşamları susarım deniz ölü şairler toplar karanlık bulutlardan özlerim kar balkonlarından umudu boyna genişleyen yara içimde büyüyen acı
yürür hüzün odalarına cebimden akan sonsuzluk
boşluğa atılan yarınlarda kağıttan gemiler kırık ayları yüzdürür bakakalırım şiirler düşerken ayrılığa bakakalırım durmadan çocukluğuma dudağımdaki sessizlikte susar kelebekler ve herkes... cama dayalı çığlıkta ölü bir bahar halbuki güneşini içerdim gökyüzü teninden
kendimi uçurumlarda sınıyorum yalnızlık yeşilleniyor ben soluyorum
sesimi de al sesimi de al,,
.....
GÜNÜM ŞİİRİNİ SEVENLERİN BİRDE BU TARZ OKUSUNLAR İSTEDİM ÜSTADIM
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.