2
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
607
Okunma
Geçmişten
26. 10 2009 tarihinde yayımlanmıştır.
kendi mi ekmişti kendi dölünü
neye göreydi bu dünyanın hükmü
içindeki uzakta
çocuk oyunlarındayken bakışı
başı bozuk seyrin sesinin buyrukları
sımsıkı sarmaladı ferâceyi başına
aşk bilmeden yüreği
avazında yankılandı kadın oldu bedeni
bozulmuştu çocuk nefesindeki neyin huzuru
zamanın duldasında
büyütürken elinde öfke zincirini sabırla
dipsiz, derin kuyuya iniyordu durma
sırtından sopası, karnından sıpası hiç eksik olmadı
aldıkça kucağına kız/ giller familyasını
soy dölünü yürütmeyen, parazit oldu adı
yerçekimsiz kuş yüreği
kanlı gözleri eşikten fırladı
elinde kalan bakiye kapı dışarısı
yol bilmez, iz bilmez
başka dünya tanımaz / nere gider
gelin olur çıkarsın, kefen giyer dönersin
dediydi / ismini bilmeyen babası
geceye batmışlığıyla sürünürken
aydınlık artık ulaşılmazdı
delişmen fikri harlandı içte
sözsüz, sessiz yaktı kınayı
bundan böyle vardı bir yapacağı
çekmeyecekti onlar da aynı kaderi
aç susuz bekledi bekledi…
iki kolu, dört yavrusuna sımsıkı sarılı
bütün karanlıkları ışımış gülen yüzüyle
nice sonra, Fırat’ın sularında buldu onu köyün çobanı
manzara tanıdıktı yabanda
yalnızca oy zamanı sayılan /burası öteki Anadolu
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.