13
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1148
Okunma

Adından mı başlayayım yoksa lâkabından mı bilmem
Biricik amcamdı kendisi, anmadan da geçemem
Gönülden geçenlerdir dökülen şu mısralara
Bir hayat sürmüş ki içinde neler var anlatılsa
Hilmi Külte`dir nüfusta aslen adı, lakabıysa usta.
Mazisi iki asrı aşan bir orman köyünde
Çam ve meşelerin kuşatmasında cennetten köşe
Ne de hatırlıdır insanları ve çok şakacı
İçlerinden biridir amcam; marangoz, dülger, yapı ustası,…
Seyrek de olsa bir araya gelirdik tatillerinde
Hal hatır ederdik dünden, bugünden her seferinde
Doyulmazdı sohbetine, geçerdi zaman ustayla
Son demlerinde düştü güçten kuvvetten, yattı Kastamonu`da.
Bundan yıllar önceydi, kırmamıştı bizi Hilmi Usta
Aksayan ayağına rağmen, çıktı dağa, tepeye, üstelik yaya
Dedik ya burası bize masal gibi bir esinti
Üç gün sürdü ustayla ormandaki bu doyumsuz gezinti.
Ne bulduk dersiniz derininde ormanın, bu macerada
Köyden kaçan arı kolonileriydi onlar yabanda
Dere, tepe yürünen üç günlük hengâmeye değdi sonunda
Alın size en doğalından çam balı, hem de kova kova…
Çok kez görürdüm onu elinde bir törpü, yahut rende
Kiminde nalbanttı o, ekseri de güz dönümünde
Bir bakmışsın sarıyor kırık ya da çatlak bir bacağı
Binbir maheretli usta, düşkünün de olurdu sağlık ocağı.
Nerede o yılarda doktor, nerde hemşire
At sırtında gidilirmiş nahiyeye belki de üç saatte
Gelmeden kış başlarmış telâşı, yakacak odunun
Nasırlı eller ki onlar, bu yüzden estetikten de yoksun.
Bellere sarılmıştır yöresel kumaşta köy ekmeği, zeytin
Öğlen yemeğidir onlar, verilmiştir size peşin peşin
Giderdik amca çocuklarıyla ardından biz de sürünün
Aşardık dikleri, inerdik engin düzlüklerine yeşilin.
Çektikçe içe, çam kokardı rayihasıyla nefesler
Reçinesinden közlenince olurdu nefis cikletler
Şimdi bakıyorum da mahsun kalmış o patika yollar
Belki de bu bayramda yine eski coşkuyla dolar.
Maziden bir esintidir memleket, kor gibidir bizde
Ta çocukluk zamanında düşmüş sevgisi yüreğimize
Bir yengem vardı ki içinde saf, tertemiz ve Anadolu`dur
Şimdi yatıyor kabrinde köyün, eşi Hilmi Usta`ysa misafiridir.
Bu köyden yetişmiştir çok sahada münevver usta
Taş çıkarırlar onlar yeni yetmelere herbir hususta
Dülger, yufkacı, fırıncı, şekerlemeci ve hülâsâ
Namını yürütenleri var bugün, İstabul`da pastacılıkta.
Çoğu gurbet görmüştür desek onların, olmaz abartı
Hilmi Usta da o gurbetçi kervanın kuşağındandı
Bu nesil ki çok meşekkâtler görmüşler ,cevval ve pratikler
Bu yüzdendir çok uğraşıda yetenekli ve de arifler.
Duymadık kötüye dair bir sözünü, o mülâyim
Bakışları derincedir, sözü ince, yüzünde de tebessüm
Hilmi Usta`nın ocağından aç kalkılmamıştır
Sevmezdi küslüğü kati, o eski topraktır.
Bize de çokça dönmüştür tekeri tahta arabaların
Çam kütüklerinden evrilmiştir onlar, elinde ustanın
Rampa aşağı süratle inerken bu tahta araba
Çoğunda da emeği geçendir bizim Hilmi Usta.
Benim için köy, masalsı bir âleme açılan kapı,
En yalın haliyle ormanı, bir de insanıdır baş tacı
Okudukça bilinir, anlaşılır bu Anadolu sayfası
En hazinli sahnesi de rutinde, tatilin bitimi zamanı.
Zihnimde onca güzellikten kalanın biri doğası
Ötekisi de Hilmi Usta`nın bizlere samimi vedası
Diyorum ki, rahmeti bulsun Hak katından duamız
Bu ustalar bizimdir, maziyle de aramızda tek bağımız.
Her girişimizde karşılayacak bizi o sessiz mezarlıkta
Bir yanda yengem, amcam ve hısım, akraba,…
Ve her gelip geçerken duracağız bu sessiz köşede
İhlaslı bir yürekten dualar okuyacağız ve üzgünce.
İşte, bir varmış, bir yokmuş gibi insan dediğin
Daha ilkokullu yıllarda tanıştığım, hürmet ettiğim
Şimdi hatıraları canlanıyor gözümde ve dalıyorum
Hakka yürümüş tüm yüreklere, cennetleri diliyorum.
Ne bir karış toprak için kavga etmenin var hükmü
Ne bir hırs uğruna insanlar bilmem neden küstü
Bu cihanda kimler geldi, geçti, kimki ölümsüzdü?
Bir busecik tebessüm bize kalandır onlardan
Bu öyküden ders çıkaracaktır umudum, her bir okuyan.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (15)