0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1228
Okunma

BİR DENİZ SEVDASI
Güneşinle kumun tenime şifa
Efil efil meltem yelin Akdeniz
Suyunun rengine biçilmez paha
Gözlerin masmavi gelin Akdeniz
Mercan balıkları, leziz midyeler
Ay gerdanda inci istiridyeler
Bir Deniz kızını sevmiş diyeler
Dilimden düşmeyen masal ak Deniz
Kaş ile göz kirpik aşk kestanesi
Ay yüzün bal kaymak nur pastanesi
Yanıksı tütüyor kâlp hastanesi
Deniz gözlerinle eğil bak Deniz!
Ay yüzün güneşle bir tutulursa
Aşk olur bazan gün kadar kısa
Ömür boyu aşka kim tutulursa
Kömür gözlerinle bana bak Deniz!
Ah analar bilsen neler doğurur
Bal ile kaymağı tenle yoğurur
Koyunlar kuzular meleşir durur
Beni sevdan ile doyur ak Deniz
Saçın tel tel türkü oldu dilimde
Kaşın kalem oldu yazdı elimde
Mürekkep balığı gibi tenimde
Beni kollarına sar bırak Deniz
Şaban AKTAŞ
13.05.2021 - 13.45
GÖNÜL DENGİ
Dışın fakir için zengin
Söyle gönül kimdir dengin
Gül kurusu ufuklarda
Yok mu senin başka rengin?!
Gün batarken akşamüstü
Kaşında ay göz Venüs’tü,
Bilemem ki niye küstü
Yok mu yârden başka derdin?!
Bulut bulut hüzün geçer
Dolunayla yüzün geçer
Yaz baharın güzün geçer
Yılları hasrete verdin
Ay’la günle döne döne
Geldin yine aynı güne
Aşkla girdin canevine
Çift kişilik yatak serdin
Sarı pembe kızıl güller
Kanlıay kırmızı güller
Sana tutulduğum günler
Bir beyaz gül rengindeydin
Gün batarken yavaş yavaş
Ufukta bir kanlı savaş
Gül yangını sönmez ataş
Kor alev gül rengindeydin
Şaban AKTAŞ
14.05.2021 - 16.24
Görsel: Şaban AKTAŞ
VİCDAN TERAZİSİ
Kart sebze meyveyle tazesi bir mi
Ham iken koparıp meyve yenir mi
Daha olmamış ham meyve gibiydin
Koparmış olsaydım yazık değil mi?
Elma uzatırken elin yanaşır
Ham ise yiyenin dili kamaşır
Gül beyaz tenine kirli çamaşır
Giymiş olsa idin yazık değil mi?!
Sabır ile koruk helva oluyor
Davul dengi ile ahenk buluyor
Gül yanağın tatlı elma oluyor
Saadet/in sana azık değil mi?
Aktaş dilin yetmez hâl anlatmaya
Ham iken meyveyi daldan tatmaya
Tomurcuk iken bir gül kopartmaya
Dal ile gövdeye yazık değil mi?!
Koparırsan vicdan bozuk değil mi?!
Şaban AKTAŞ
16.05.2021 - 20.29
İkinci selâsı okundu günün
Mevlâm üçüncüden bizi saklasın
Haddi hesabı yok dünkü ölünün
Ecelsiz ölümü kim yasaklasın?!
Yıl İki Bin Üçtü, Sars’ la vurdular
O plânı Asya için kurdular
Irak çiğ çiğ yendi tam kudurdular
Ah Çin neler çekti kim hesaplasın?!
Hırs ile bencillik İfrit* çağında
Atılan tohumlar Hibrit bağında
Özgür gezemezsin öz toprağında
Yerli tohumları kim yasaklasın?!
GDO’lu ürün kanser yapıyor
Elit paraya Rab diye tapıyor
Bilim teknoloji yoldan sapıyor
Yapay zekayı kim nasıl aklasın?!
Robotik bir çağda insanlar işsiz
Aklını yitirmiş, umutsuz düşsüz
Üsttekiler güçlü alttaki güçsüz
İnsan yerden göğe nasıl atlasın?!
Vahşi kapitalist dünya düzeni
Zalim öttürüyor tek borazanı
Delerek geçtiler gökte ozonu
Yarını bugünden kim hesaplasın?
Kapandık odaya bir kafes kuşu
Böyle mi olmalı insan duruşu
Ele geçirdiler her kuruluşu
Pirincin taşını kim ayıklasın?!
Acep gökte uçan kaç bin uydu var
Ne konuştuk bizden önce duydular
Ölümcül virüsü onlar yaydılar
Alçak canileri kim ayıplasın?!
Aktaş der ki sakın gelme hiç tava
Elde ne ekmek var ne su bedava
Paralı askerler giderken ava
Kıyamette kimler kimi haklasın?!
Şaban AKTAŞ
14.05.2020 -: 17.17
İfritin anlamı
2.(doğu masallarında, efsanelerinde ve Kuran’da) cinlerin en güçlüsü ve korkuncu, çok kötü ve korkunç cin.
2.
MEC.
kızgınlıkla ortalığı birbirine katan kimse
Görsel; Şaban Aktaş
Bugün balkonda yakaladığım
Kafesinden kaçmış, kaçarken bana
tutulan güzel zarif bir muhabbet kuşu..
TAŞ YAĞMURU
Doydum dünyanın zevkine
Elim işe varmaz oldu
Bu düşmanlık nefret kime
Aklım işe sarmaz oldu?!
Biri yapay virüs yapar
Biri aşı yapar satar
Açgözlüler keyif çatar
Kimse hesap sormaz oldu!
Şizofren akıl hastası
Çürüktür iman tahtası
Ada parseli paftası
Gözünü doyurmaz oldu!
Halka zülüm bunca acı
Yok mu dertlerin ilacı
Hep yalan, politikacı
Sözünde hiç durmaz oldu!
Sağlam işi yok hiç düzgün
Nereye el atsa bozgun
İşbirlikçiler ile soygun;
Hakkı gözü görmez oldu!
Köpeklere gem vurdular
Sokakları doldurdular
Bizi bize vurdurdular
Halkın aklı ermez oldu!
Nükleer bomba savaşlar
Ne yapar bu büyük başlar
Aktaş fırlattığın taşlar
Hedefine varmaz oldu!..
Şaban AKTAŞ
16.05.2021 - 16.30
Görsel: Şaban AKTAŞ
Ilgın ağacı
YİNE BİR AŞK MASALINDA
Gelsen salına salına
Sarılsam ince beline
Dalgalı saçın teline
Bağlansam bir gül dalında
Saçlarınla dalga dalga
Dalgalar altında gölge
Bülbül olup gonca gülde
Uçsam peri masalında
Gül kokusu esen yelde
Aşk nağmesi figân dilde
Savrulan saç ipek telde
Yüreğimin kumsalında
Her gün yeni bir sevdayla
Yelesinde rüzgâr tayla
Bulutlara giren ayla
Yine bir aşk masalında
Şaban AKTAŞ
16.10.2020
Görsel: Şaban Aktaş evinde
Tablo: Mine Aydoğan
( ipek üstüne mumbatik)
SILA HASTALIĞI -2
Aşkına sığındım yendim derdimi
Yoksa sensiz çoktan yerdim kendimi
Gözlerinde kurdum gönül yurdumu
Gözlerim hiç senin sılan oldu mu?!
Sıla hastalığı derdimin adı
Gözde yuva kurmak gönül inadı
Sensiz benim yerim yurdum olmadı
Dünyalar benimle senin oldu mu?!
Yarı sende isem yarı bendeyim
Kışın bende isen yazın sendeyim
Bir leylek misali çöl Yemen’deyim
Kuşlar gözünde hiç yuva kurdu mu?!
Her bahar başında göç katar katar
Göçmen kuşlar senin yolunu tutar
Kaş göz kirpiklerin içime batar
Hasretin çölleri suyla doldu mu?!
Gözlerin sımsıcak bir kuş yuvası
Göğsün ak güvercin bahar havası
Aşka sığınmak her derdin devası
Azdı yaraların merhem buldu mu?!
Aktaş yine bülbül dertli ötüyor
Mevsim bahar güle diller döküyor
Aşkla dilin bülbül gibi şakıyor
Gönül derdine gül derman oldu mu?!
Şaban AKTAŞ
14.05.3021 - 10.55
GÜNEŞE YOLCULUK
Yüce dağlar aştın, çöllerden geçtin
Ne çok sevdin gönül, enginden uçtun
Kanadın mı kırık, yorgun mu düştün
Onulmaz dertleri kendin mi açtın?!
Yüceden yücedir, engindir serin
Duman duman tüter başta kederin
Aşk yolunda düşmek senin kaderin
Çiçekler içinden gülü mü seçtin?
Yol vermiştin aşka güneşe kadar
Hasretle bağrını etmişsin heder
Kim bilir ki bu yol nereye gider
Deldin de gökleri ardına geçtin?!
Kaptırdın kendini hoş bir hülyaya
Silme gözyaşını aksın deryaya
Kimi atlı gider kimi de yaya
Uçanatlar ile güneşe göçtün
Aktaş söyle nasıl diner bu acın
Yanıp yanıp tütmek midir ilacın
Nar çiçeği sevdan, ateşten tacın
Sen kendi nârını kendin mi seçtin?
...
Sen kendi/n -ar’ını nârın mı seçtin?!
Şaban AKTAŞ
14.05.2015
YELE DÜŞEN SEVDA
Yel ile savrulan ey servi dalı
Bil ki başım senin kadar sevdalı
Nice kuşlar kondu göçtü dalından
Baharla yemyeşil oldun olalı
Estikçe yel dal dal ile sarışır
Seven gönül yelden yele karışır
Dalda bülbül dilim ile yarışır
Ben bir güle âşık oldum olalı
Her ilkbahar bir gün gelip geçecek
Çekilmez bir hazan başa çökecek
Dallar bir gün gazel yaprak dökecek
Böyledir bu dünya oldu olalı
Hiç kimse dünyaya kazık çakmadı
Dilden çektiğini elden çekmedi
Gidenler ardına dönüp bakmadı
Gördüm her can fani geldim geleli
Aktaş dallar bir gün eğilir böyle
Eğilmeden dalın gönlünü eyle
Vur sazın teline türküler söyle
Tutkunsun tellere bildim bileli
Şaban AKTAŞ
14.05.2015
SANA BAKMA SAATİ
Uzunca bir süre durdum
gözlerine kurdum zamanı
kirpiklerin
yörüngesini çiziyor güneşin,
yayılıyor zaman tünelinde
gün ışığıyla
tam gözünün göbeğinden
saniyesi, akrebi, yelkovanı
cemre düşürüyor yüreğime
gözlerin bal kovanı
çiçek çiçek, petek petek
bahar iniyor ruhuma birden...
Gülüm, gönlümün medarı
yüzün ikiz güneş taşır
kucakla göğüsle
beni mor dağlardan aşır
geldim işte kucağına
gözlerinin ocağına
böcekkapan çiçek gibi
sar sımsıkı tut beni
bu can sana armağan
ısır, yala, kemir, yut beni
sensiz dünya bana dar
boğuldum boğulacağım
yandım yanacağım kadar
külümde uyut beni!..
Şimdi sana bakma saati
düne göre değişmemişsin
fakat şimdi gerçekte
görsem tanıyamam belki
kaç yıldır aynı resim;
ceketimin sol cebinde
köstekli bir saati taşır gibi
göğsümde taşıyorum seni
burada bir parantez açalım
özlemeseydim yüzünü
saate bakarcasına
bakmak gelir miydi içimden
bir de bu açıdan bakalım
ve kapatalım parantezi.
Keşke yanımda olsaydın
dağlara çıksaydık seninle
yaz geliyor yavaş yavaş
basıyor bağrımı sıcağın
çeşme başında dinlensek
su sesi dinleseydik biraz,
söğüt dallarından geçen yeli
saçımızda t/elleseydik
fırlayacak gibi yerinden
taşarken içinden hasret
çözseydim düğmelerini
koklayıp öpseydim
tomurcuk gül memelerini?!
Mor çiçeklerinde
kıpır kıpır böcekler takılı
Yanartaş - Kimera yolunda
lâvanta kokulu
kırçiçeğimsin benim;
sarıl bana kucak kucak
yanıyor göğsüm
alabildiğine sıcak
başı aslan, kuyruğu yılan
dilinden ateş saçan
bir ejderha gibi
kükrüyor içimde aşk;
olimpos’un doruklarında kar
eteğinde çiçeklenmiş nar
yüreğimde sönmeyen ateş
yanacak sonsuza kadar...
Şaban AKTAŞ
14.05.2016
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
HAYATIMSIN ANNEM
Rahminde dölledin
Göbeğimi
Teninden kestin
Emek verdin
Besledin büyüttün
Tıpış tıpış yürüttün
Kanımda kan
Canımda cansın
Genimde gen
Bedenim sen
Nedenim sensin
Sevgin, şefkatin
Rahman gibi aziz
Rahminden beni
Var edensin
Yaşıyorsun benimle
Canım güzel annem
Dilimde ses
Göğsümde nefessin!
Şaban AKTAŞ
14.05.2017 - 09.25
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
5.0
100% (3)