10
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
420
Okunma

duvar üstüne duvar
çektiğin perde sensin kadın değil
değil gözlerinin elasında gördüğün gri
kollarına alır gibi yapıp da ittiğin
sus değil pus değil
o senin yaktığın ateş
hüsnü kuruntun!
bir dans görürsün sadece
artık yeter diye kollarını kaldırdığında
o ses bir şarkı değil, umutsuzluk nutuğu
dirilişe uzanan kollardır
her kaldırdığında havaya
insanca direnişin yumruğu!
bakmak istemezsin yanında aynaya
korkarsın kendini görmekten
onun yüzünde
bir başörtüsü, bir tel saç, kirpik, kaş
farklı değildir birbirinden
korkarsın beynindeki düşünceyi okumaktan
dans dersin baş kaldırışına
kader diye önüne bırakırsın
bil artık yazgısını
kendi yazmak istiyor kadın
silmek istiyor umutsuzluğu
eline tutuşturulan kara kaplı defterden
silgisi, yalnız yürüdüğü yollardır
gözlerine sevgiyle bakan çocuklar
ardından hesap soran yıllar
geçmekte zorlandığı köprüler
bir köşeye bırakılıp kalmaktan usandı kadın
karanlık gecelere atılmaktan
üstüne kapatılmasından hapishane kapısının
kelepçelenmesinden elinin, ayağının
elleriyle asmak istiyor yıldızları yerine
doğurmak istiyor yeniden
’yeniden’ güneşi!
ne zaman eşitleseniz ellerimizi
elinden olmaz ölümü
önden yürümezsin arkanda bırakıp
o zaman en güzel bakar kadın
en yeşil, en mavi, en yeşil
en çocuk, en insan
yürekli!..
15. 12. 2019 / Nazik Gülünay