14
Yorum
60
Beğeni
5,0
Puan
1574
Okunma
- Ahmet Toprak ’a -
karanlık...
aydınlığı tutuşturan ateş
közden bir ağıt şimdi
bağrımı delen toprağın ıslaklığını
gözbebeklerimin sancısını
yazgımın karasını
ölümün kollarına iten
mağfiret diliyorum
eksilterek
içimdeki sürgüne serpilen hiçlikten
mermerin soğukla buluşma armonisi
bu kadarına hazır değilken
morg kapattı kutsal hazinemi
bilerek kendi mabedine
aydınlık yitirdi yolunu
yoldaşı oldu ayağı kırık atların
ardında görgü tanığı bırakmadan
böldü
ölmek fiilini ortadan ikiye
ağzımın içindeki kelimeler yas tekrarı
göklerde kırlangıç katliamı/ susuyorum
kapatınca gözlerimi
ruhum bedenimde imlâ hatası/ eriyorum
tüm kelimeleri öldürdüğüm hastane ışıkları
olmak ile ölmek arası/ bekliyorum
varlığa sonradan eklenen ölüm raporu
melek kanadı takmış cümlelerle
kesiyor şahdamarımı
babam yağıyor
kanserli bulutlardan avuçlarıma
yalnız kalmış kulların dinç duygularına
karanlık...
bu rengin içinde en çok üşüyen sözcük
"baba"
anlamı ürkütüyor
henüz hazır değilken
meşru yanı kalmayan hayata
ruhumun ayak basılmamış sokakları
hapsoldu arşa
ölüme yazgılı kâşiflere sunularak
t/uzak düşlerin belirsiz yanı
üşüyen suskularıma bir armağan
kırılan matem boy gösteren gözyaşı
dökülür kirpik uçlarıma/ tuza banmış
Ve çekilir çocukların kanadından
maviye uçurulan uçurtma
dünyanın soğukluğunu bırakır
musalla taşına
masal kahramanlarını alarak yanına
eksildi gecelerce bekleyen gölgen
ayak seslerin vardı yüreğimde ısıttığım
kesildi baba yüzlü anılarım
kokunun kendini tükettiği avuçlarımda
boşluğunu bir türlü dolduramadığım
ölüm öperken çocukluğumun gözlerini
korkuyorum baba
güz gelmeden yaprak döküyor ağaçlarım
5.0
100% (30)