12
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
847
Okunma

yüzünün bir kıyısında mona lisa gülüşü değiştirmez pozunu
diğer yanda bulutlu hava, yağmurlu
ve tekmelenen kadınlık onuru
eski yolcularını indirirken yol
yeni yolcular çıkar
uçsuz bucaksız merdivenlerden
hayatta dikiş tutturmak zor der bir yolcu
sıkı sıkı sarılmış makaralar zağlarken
küçük mahpus evlerin pencere önünde
saat çiçekleri gözünü açar
bulaşık bir gündür gelen
kaç para eder boğazını yırtsan kederden
her sabah, siyah bir yamadır eteğinde
göğsünde çarpar güm güm de güm güm
uzaktan duyulmaz davulun sesi
gecenin tımbırtıları, kaçışlar
yüzü bembeyaz bir çarşaftır
sevgisizliğe intihar eden
ne zaman dudağımın ucuna bir umut yerleşse
zorlaşır akşamı etmek
ucuzlayan altın gibi kadın
saklanır yüzünün en görülmez yerine
kapı arkasında çırpınır yıldızlar
kaçırır bakışlarını
göğün bilmem kaçıncı katına
nazlı bir perisin diye avutulur
mahalle tutsaklığı
gözü kayamaz çizilen yoldan ileri
yüzünü asar girilmez yönünden
kim bilir kaç çizik atılır kalbine
aleyhine çalışır tarih
camı kirlenir ruh dantelinin, aynası kırılır
sokakta kepazeliktir gözünü açmak
söylenerek yürür geleceğine
yüzündeki sövgüleri silerek
tencere tıngırtısı taşar caddeye
yüzü çarpılır
gittiği ne günüdür
bir gün onun olmadı!..
13. 08. 2014 / Nazik Gülünay