5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1212
Okunma
sen gittiğin gün
uykularımı çaldım gözbebeklerimden
her çocuğa bir gözyaşı,
her dilenciye umutsuzluk,
her amaya masmavi bir gökyüzü bıraktım...
banada onlarca şiir düştü
sana dair yazılmaya mahkum
okyanus gözlerin için...
ne bir öksüzü yalnız koyup gitmenin acısı
ne yaşananlara,
sabahı bilmeyen sewişmelere nankörlüğün yarası,
nede bembeyaz bir kağıda sardığın o nişan yüzüğün...
önce yalanların hançerleyecek seni
hiçbiri değil
önce kendi yalanların
bomboş,
anlamını kaybetmiş,
zavallı diye anılacak kadar küçücük,
ve delik deşik bir yürekle
savrulacaksın
delik deşik bir yürekle yığılıvereceksin kaldırımlara...
kendi ellerin bile
el vermeye çekinecek sana
korkacaksın...
utanacaksın bazende,
o pis ellerinle
dokunduğun için bu pak yüreğe
aslında bende utanmalıyım
tertemiz yürekle
dokunduğum için o kapkara,
kirlenmiş,
satılık bedenine...
attığın her adımda
günahların,yalanların
bir gölge gibi başucunda olacak
nasıl hesap vereceksin sen Allahına ?
Allaha emanet ol diye uğurlarken seni hep
o mağrem,
doyumsuzluğun yaşandığı odamızdan
şimdi nasıl uğurlarım seni
sen Allahını şaşırmışken ?
kaderin
yaşlı bir çöpçünün avuçlarında
umutların
elli ikisi ağıtlanan bir ananın açık kalan gözlerinde
ve
sana olan bu kahrolası sevda
bir mezar taşında son bulacak!
kahrolacaksın ...
işte oan biraz geç olacak ama
kimi kaybettiğini
anlayacaksın.
’’ben her baharda aşık olan adam değildim
ama seni her baharda seven, bekleyen adamdım’’