20
Yorum
46
Beğeni
5,0
Puan
1374
Okunma

Martılar kafiye düşürürken göğsüme
bir şiir fısıldamak istedim gülüşüne.
Aştım sayısız dağları
dopdolu bir yokluk özlemiyle.
Düş’tüm yarının kirpiklerine
ümitler ülkesinde.
Ser verip sır vermedim
içi bozulmuş hayallere.
Kök oldukça Sen
ek oldum yüreğimin darasında
sessiz harflere.
Bir çiçek nasıl dolduruyorsa
derin uçurumları
Gözlerinin bitimsiz uykusunda
öyle sarıldım yarınlara.
Yumuşattı nefesin havamı
kanat çırptı içimdeki kuşlar.
Çıkardım saatin akrebini
çaldı hücrelerimde alarm.
Altın çağlayanlardan aktı
avuçlarıma saçların.
Öptükçe yemyeşil oldu kırlar.
Yağmur ellerim
fırtına bedenimle
ıslattım tenini.
Yeşilin maviyle karışımıydı
sözlerin gizemini açan anahtar.
Eksikken bir birimize
karıştık servet gibi
avuçlarımıza bırakılan geceye.
Alnında tutarsızlık yazsa da;
başı dizimizde uyudu
sabah güneşinin.
An’nın sıkı dokusuna
sığınırken anılar.
Tan yerine çekilmeden gökyüzü.
Vaktiyle söylenmiş selam gibi.
Var oldukça iki;
emzirdi sessizliği gülkurusu aşk şiiri.
Ölmek ve sevmek için
kırmızı yanan kavşaktı bizimkisi..!
Ferdaca
5.0
100% (27)