14
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
1985
Okunma

Kaybedeceğini bilmeden
kaç kez şahlandın
kaç kez yıkıntılardan geçtin çocuk.
Bir türlü büyümeyen yüreğinle
kaç kez çanak çömlek patlattın mavilikte
S/aklandın kaç kez masmavi bulutların içinde
Kanadını kırdıkça zor koşullar
kaybedip yolunu
kaç kez döndün gökkuşağından.
Vurdukça gecenin en koyusu dört duvara
Kapatıp gözlerini hayaller kurdun
topladın gelincikleri kırlardan.
Sevildiğini sandığın gülüşler
hava kabarcıkları gibi geçti acıların içinden
kaç kez ziyana kattın içini iyileşmeden.
Bunca şiiri yüklemişken kalemine
şiirlerce mutluluk oynamıştı endişenle.
Çaresizlikten değildi ağlamaların
susmakla ölmek arası şikayetlerin isyanıydı.
Med-cezirlerde cehennemin dibiyken dalışlar
nefessiz kalışa bir sen dayanırdın bir de b/alıklar.
Küstüm işte derken;
sesine, hayaline, nefesine sarılmak istediklerin vardı
savrulurcasına girdabın içinde..
Bir de; ’’yüzlerce yalandan
yüzlerce bıçak vardı yüreğinde.
Birini çeksen diğeri ilerlerdi ta derine..’’
Sonra anladın ki;
senden alındığını düşündüğün önceler
hep emanetti.
Tüm kilitlerin anahtarı sendeydi.
Yine de vaz geçmedi
ilk nefesin son nefesine umut olmaktan.
Sen hep Cam gibiydin çocuk.
Yeniden doğan Candın.
Koskoca karmaşanın savaş meydanında
sahtecilik tüm zamanların rekorunu kırarken
yoktu yarım kalmışlık diye bir şey.
Sildin önce gözyaşlarını
sonra bunlara neden olanları.
Yüreğindeki hıçkırığı duymasa da kimse
annen oldu göz bebeğindeki hep o iç çekişte.
kırık ve soğuk elleriyle.
sarıldı sana yine s/essizce özlemle..
Ve Unutma ki çiçeğim kader gayrete aşıktır.
Yokuşların sonunda yok oluşlar olacaktır.
hüzün huzurun nazlı kapısında dalgalanacaktır.
Temiz sevgiler karanlık ayrılıklara meşale olacaktır.
Denklerini toplamış geçmişle vedalaşırken
öyle ki sarılmak değmenin masalı olacaktır..!
Ferdaca
5.0
100% (27)